4 Aralık 2017 Pazartesi

Sokak şiiri - Özel Anlamlı sözler - Duygusal



Serhat Yoldaş 'ın Sokak adlı şiirini Ersince deyimiyle seslendirdik . Şiirde geçen bir ayrılık hikayesidir. Şiirlerin devamı için kanalımıza abone olmayı unutmayın. Web sitemiz : http://www.siirlerveguzelsozler.com #şiirler #şairler #kitapsözleri #aşk #sevgi #güzelsözler

21 Kasım 2017 Salı

Liseliler için kısa film yarışması düzenleniyor

Bursa Mustafakemalpaşa Belediyesi ve Milli Eğitim Müdürlüğü, lise öğrencilerinin ''Değerlisiniz'' konulu kısa film yarışması düzenliyor.

Adalet, dostluk, yardımseverlik gibi temel insanî değerlere dikkat çekmek maksadıyla projelendirilen ödüllü kısa

Kurtulan; “Biz böyle güzel bir fikrin dışında olamayız. Sahip olduğumuz değerleri farklı araçlarla, farklı gözlerle özümsemeye ve topluma yaymaya ihtiyacımız var. Bizim neslimiz, yokluğun sınavıyla bugünlere geldiler. Onları bugüne taşıyan ve kültürümüzün mihenk taşı olan değerlerin bizim genlerimizde olduğuna inanıyorum. Asıl olan öğretmenimizin, anne ve babamızın bize aşıladığı değerleri geleceğe taşımaktır. Bu konuda yapılacak her çalışmanın yanında olmaya, eğitim camiasına destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Milli Eğitim Müdürü Mustafa Efe ise öğrencilerin araştırmacı, entelektüel merak sahibi, yenilikçi ve ekip çalışması yapabilecek vasıflarını ön plana çıkarmak fikrinden doğan yarışmanın teknoloji dünyasında insanî değerlere vurgu yapacağını söyledi.

Yarışmaya katılmak isteyen liseliler, internetten yapacakları başvurunun ardından eserlerini 20 Nisan tarihine kadar Milli Eğitim Müdürlüğü ’ne elden teslim edebilecek. Mustafakemalpaşa ’daki bütün resmi ve özel liselere açık olan yarışmada, jenerik dahil 2 ile10 dakika arasında olan kurmaca, deneysel ve animasyon filmler yarışacak. Senaryoda özgünlük, çekim tekniği, kurgu ve görsellik gibi kriterlerin değerlendirileceği yarışmada dereceye giren filmler için mayıs ayında gala ve ödül töreni düzenlenecek.

Füreya Koral ’ın sergisi sanatseverlerle buluşuyor

Seramik sanatının en önemli isimlerinden olan Füreya Koral ’ın retrospektif sergisi Kale Grubu ’nun katkılarıyla sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 18 Kasım 2017-18 Ocak 2018 tarihleri arasında Akaretler ’deki Sıraevler ’de açılıyor.

Başta seramik sanatı olmak üzere kültürel mirasın birçok farklı alanına destek vermeyi hedefleyen Kale Grubu, 60. kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamında heyecan yaratacak bir çalışmaya imza atıyor. 60 yıllık yolculuğuna birçok ilki sığdıran Kale Grubu, ilk çağdaş seramik sanatçılarından Füreya Koral ’ın anısına 20. yılını kutluyor Sanatçının bugüne kadar gerçekleştirmiş en kapsamlı retrospektif sergisini hayata geçiriyor.

Károly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer ve Farah Aksoy küratörlüğünde sanatseverlerle buluşacak olan sergi; sadece seramik alanında değil, seramik-mimari birlikteliğinin öncü isimlerinden biri olan Füreya ’yı anmak kadar anlamak da gerektiğinin önemini vurguluyor. Eserlerinin ''yüksek sanat'' simgesi olarak görülmesine ve sanatın müzelere ''hapsedilmesine'' karşı çıkan Füreya ’yı özgün bir bakış açısı ile sanatseverlerin karşısına çıkarmayı amaçlayan sergi, 1,500 m2 ’lik alana yayılıyor. Sergide yalnızca Füreya ’nın ürettiği seramik nesneler, tabaklar, porselenler ve duvar panoları değil; aynı zamanda fotoğrafları, kişisel eşyaları ile aile bireylerine dair bilgi ve belgeler de sunuluyor.

Toplamda 200 ’e yakın eser, belge ve fotoğrafın yer alacağı sergide ayrıca Füreya ’nın iç dünyası ve kendini gerçekleştirme hikayesi de anlatılıyor. Bu kapsamda; 40 yaşında seramikle bir anlamda yeniden doğan, sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücünü kendinde cisimleştiren Füreya ’nın 1950 ’li yıllardan itibaren yaptığı tüm çalışmalar bir araya getiriliyor. Bunlar arasında; mürekkeple yaptığı desenlerden litografilerine, seramik tabaklarından dış mekan panolarına, evler serisinden en son çalışması olan Yürüyen İnsanlar ’a kadar birçok eser bulunuyor.

Sergi Tarihi: 18 Kasım 2017 - 18 Ocak 2018
Sergi Adresi: Akaretler Sıraevler, Şair Nedim Cad. No:16 Beşiktaş/İstanbul 

Füreya Koral kimdir?

Türkiye ’de çağdaş seramiğin öncü sanatçılarından Füreya Koral, 1910 yılında İstanbul ’da doğdu. Sanat hayatına yaşamının geç sayılabilecek bir evresinde, 1947 ’de tedavi görmek üzere yattığı bir sanatoryumda, İsviçre ’de başladı. Teyzeleri Fahrelnissa Zeid ve Aliye Berger'in ısrarlarıyla burada resim ve seramik yapmaya başlayan sanatçı, tedavisinin ardından gittiği Paris ’te dönemin ünlü seramik sanatçılarından Georges Serré ile tanıştı ve onun yönlendirmesiyle çeşitli seramik atölyelerinde çalıştı. 1951 ’de önce Paris ’teki Galerie M.A.I. ’de ilk kişisel sergisini, ilerleyen aylarda ise Türkiye ’nin ilk özel çağdaş sanat galerisi Maya Galerisi ’nde Türkiye ’deki ilk kişisel sergisini açtı. 1960 ’larda çini geleneğinden yola çıkarak, birçok kamusal yapıya duvar panoları üretti. Farklı teknikle sayısız obje üretmiş olsa da, sanat tarihi literatürüne duvar seramiğini mimariye dahil ettiği eserleriyle girmiş olan sanatçı, aralarında Salon d'Octobre (Paris), Modern Sanat Müzesi (Mexico City), Napstkovo Muzeum (Prag) ve Smithsonian Institute (Washington) gibi köklü kurumların da bulunduğu birçok yerde sergi açmıştır. Vallauris Bienali ’nden (Fransa) 1968 ’de onur diploması alan Koral, Cannes Uluslararası Seramik Sergisi ’nde gümüş madalyaya (1955), Prag Uluslararası Sergisi ’nde (1962) ise altın madalyaya layık görülmüştür. Sanatçının İstanbul ’daki atölyesi dönemin ünlü yazar, sanatçı ve mimarları için önemli bir buluşma noktası olmakla beraber, bir sonraki nesil seramik sanatçılarının yetişmesi için de eşi bulunmaz bir yuva olmuştur. Füreya Koral, 1997 yılında İstanbul ’da vefat etmiştir.

Liseliler için kısa film yarışması düzenleniyor

Bursa Mustafakemalpaşa Belediyesi ve Milli Eğitim Müdürlüğü, lise öğrencilerinin ''Değerlisiniz'' konulu kısa film yarışması düzenliyor.
Adalet, dostluk, yardımseverlik gibi temel insanî değerlere dikkat çekmek maksadıyla projelendirilen ödüllü kısa
Kurtulan; “Biz böyle güzel bir fikrin dışında olamayız. Sahip olduğumuz değerleri farklı araçlarla, farklı gözlerle özümsemeye ve topluma yaymaya ihtiyacımız var. Bizim neslimiz, yokluğun sınavıyla bugünlere geldiler. Onları bugüne taşıyan ve kültürümüzün mihenk taşı olan değerlerin bizim genlerimizde olduğuna inanıyorum. Asıl olan öğretmenimizin, anne ve babamızın bize aşıladığı değerleri geleceğe taşımaktır. Bu konuda yapılacak her çalışmanın yanında olmaya, eğitim camiasına destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Milli Eğitim Müdürü Mustafa Efe ise öğrencilerin araştırmacı, entelektüel merak sahibi, yenilikçi ve ekip çalışması yapabilecek vasıflarını ön plana çıkarmak fikrinden doğan yarışmanın teknoloji dünyasında insanî değerlere vurgu yapacağını söyledi.
Yarışmaya katılmak isteyen liseliler, internetten yapacakları başvurunun ardından eserlerini 20 Nisan tarihine kadar Milli Eğitim Müdürlüğü ’ne elden teslim edebilecek. Mustafakemalpaşa ’daki bütün resmi ve özel liselere açık olan yarışmada, jenerik dahil 2 ile10 dakika arasında olan kurmaca, deneysel ve animasyon filmler yarışacak. Senaryoda özgünlük, çekim tekniği, kurgu ve görsellik gibi kriterlerin değerlendirileceği yarışmada dereceye giren filmler için mayıs ayında gala ve ödül töreni düzenlenecek.

Füreya Koral ’ın sergisi sanatseverlerle buluşuyor

Seramik sanatının en önemli isimlerinden olan Füreya Koral ’ın retrospektif sergisi Kale Grubu ’nun katkılarıyla sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 18 Kasım 2017-18 Ocak 2018 tarihleri arasında Akaretler ’deki Sıraevler ’de açılıyor.
Başta seramik sanatı olmak üzere kültürel mirasın birçok farklı alanına destek vermeyi hedefleyen Kale Grubu, 60. kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamında heyecan yaratacak bir çalışmaya imza atıyor. 60 yıllık yolculuğuna birçok ilki sığdıran Kale Grubu, ilk çağdaş seramik sanatçılarından Füreya Koral ’ın anısına 20. yılını kutluyor Sanatçının bugüne kadar gerçekleştirmiş en kapsamlı retrospektif sergisini hayata geçiriyor.
Károly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer ve Farah Aksoy küratörlüğünde sanatseverlerle buluşacak olan sergi; sadece seramik alanında değil, seramik-mimari birlikteliğinin öncü isimlerinden biri olan Füreya ’yı anmak kadar anlamak da gerektiğinin önemini vurguluyor. Eserlerinin ''yüksek sanat'' simgesi olarak görülmesine ve sanatın müzelere ''hapsedilmesine'' karşı çıkan Füreya ’yı özgün bir bakış açısı ile sanatseverlerin karşısına çıkarmayı amaçlayan sergi, 1,500 m2 ’lik alana yayılıyor. Sergide yalnızca Füreya ’nın ürettiği seramik nesneler, tabaklar, porselenler ve duvar panoları değil; aynı zamanda fotoğrafları, kişisel eşyaları ile aile bireylerine dair bilgi ve belgeler de sunuluyor.
Toplamda 200 ’e yakın eser, belge ve fotoğrafın yer alacağı sergide ayrıca Füreya ’nın iç dünyası ve kendini gerçekleştirme hikayesi de anlatılıyor. Bu kapsamda; 40 yaşında seramikle bir anlamda yeniden doğan, sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücünü kendinde cisimleştiren Füreya ’nın 1950 ’li yıllardan itibaren yaptığı tüm çalışmalar bir araya getiriliyor. Bunlar arasında; mürekkeple yaptığı desenlerden litografilerine, seramik tabaklarından dış mekan panolarına, evler serisinden en son çalışması olan Yürüyen İnsanlar ’a kadar birçok eser bulunuyor.
Sergi Tarihi: 18 Kasım 2017 - 18 Ocak 2018
Sergi Adresi: Akaretler Sıraevler, Şair Nedim Cad. No:16 Beşiktaş/İstanbul
Füreya Koral kimdir?
Türkiye ’de çağdaş seramiğin öncü sanatçılarından Füreya Koral, 1910 yılında İstanbul ’da doğdu. Sanat hayatına yaşamının geç sayılabilecek bir evresinde, 1947 ’de tedavi görmek üzere yattığı bir sanatoryumda, İsviçre ’de başladı. Teyzeleri Fahrelnissa Zeid ve Aliye Berger'in ısrarlarıyla burada resim ve seramik yapmaya başlayan sanatçı, tedavisinin ardından gittiği Paris ’te dönemin ünlü seramik sanatçılarından Georges Serré ile tanıştı ve onun yönlendirmesiyle çeşitli seramik atölyelerinde çalıştı. 1951 ’de önce Paris ’teki Galerie M.A.I. ’de ilk kişisel sergisini, ilerleyen aylarda ise Türkiye ’nin ilk özel çağdaş sanat galerisi Maya Galerisi ’nde Türkiye ’deki ilk kişisel sergisini açtı. 1960 ’larda çini geleneğinden yola çıkarak, birçok kamusal yapıya duvar panoları üretti. Farklı teknikle sayısız obje üretmiş olsa da, sanat tarihi literatürüne duvar seramiğini mimariye dahil ettiği eserleriyle girmiş olan sanatçı, aralarında Salon d'Octobre (Paris), Modern Sanat Müzesi (Mexico City), Napstkovo Muzeum (Prag) ve Smithsonian Institute (Washington) gibi köklü kurumların da bulunduğu birçok yerde sergi açmıştır. Vallauris Bienali ’nden (Fransa) 1968 ’de onur diploması alan Koral, Cannes Uluslararası Seramik Sergisi ’nde gümüş madalyaya (1955), Prag Uluslararası Sergisi ’nde (1962) ise altın madalyaya layık görülmüştür. Sanatçının İstanbul ’daki atölyesi dönemin ünlü yazar, sanatçı ve mimarları için önemli bir buluşma noktası olmakla beraber, bir sonraki nesil seramik sanatçılarının yetişmesi için de eşi bulunmaz bir yuva olmuştur. Füreya Koral, 1997 yılında İstanbul ’da vefat etmiştir.

Da Vinci'nin Hazreti İsa tablosu rekor fiyata satıldı

İtalyan ressam ve bilim insanı Leonardo da Vinci'nin Hazreti İsa'yı resmettiği Salvador Mundi (Dünyanın kurtarıcısı) tablosu, düzenlenen açık artırmada 450,3 milyon dolara satılarak rekor kırdı.
500 yıllık eser, ABD'nin New York kentinde düzenlenen müzayedede satıldı.
BBC Türkçe'nin haberine göre, 450,3 milyon dolarlık satış tutarı, bugüne kadar bir açık artırmada bir sanat eseri için ödenen en yüksek tutar.
Dünyanın en büyük müzayede firmalarından birisi olan Christie's tarafından düzenlenen açık artırmanın sonlanmasıyla birlikte, müzayede salonundakiler satışı alkışlamaya başladı.

1519'da ölen Leonardo da Vinci'nin 20'den az eseri günümüze kadar gelebilmiş durumda.
Da Vinci'nin, özel bir koleksiyona gidecek olan 'Dünyanın Kurtarıcısı' tablosunu 1505 yılından sonra yaptığı düşünülüyor.
Açık artırmada verilen son teklif fiyatı 400 milyon dolar oldu. Müzayede ücretleriyle birlikte tablonun satış fiyatı 450,3 milyon dolar olarak belirlendi.
Açık artırmayı kazanan kişinin kimliği açıklanmadı. Telefonlar üzerinden yürüyen teklif açık artırma süreci neredeyse 20 dakika sürdü.
Tabloda İsa Peygamber bir eli havada, diğer elinde ise cam bir küre tutarken tasvir ediliyor.
Tablo 1958'de Londra'da düzenlenen bir açık artırmada 60 dolara satılmıştı. O yıllarda tablonun Leonardo da Vinci'ye değil, ünlü ressamın eserlerinden esinlenen birisine ait olduğu sanılıyordu.

Feminist sanatçı Canan: Kaf Dağı'na ulaşmak kendimizi anlamak demek

Feminist sanatçı Canan (Şenol) yeni sergisiyle "Kaf Dağı'nın Ardında" neler olduğuna bakıyor. Kaf Dağı söylencelerde bilinmezlerle dolu ve erişilmez. Canan'a göre ise Kaf Dağı'na ulaşmak aslında kendimize ulaşmak, kendimizi ve başkalarını anlamak demek. Belki de bu yüzden oraya ulaşmak zor...
Beden ve iktidar ilişkisine dair provokatif eserleriyle tanınan Canan, bu kez kolektif bilinçaltımızdaki imgelerle insanlarla ve kendimizle olan ilişkilerimize ayna tutuyor. Kendi bedenini bir enstrüman olarak kullanan Canan, “Biz kendi bedenimize hep dışarıdan bakıyoruz ve yargılıyoruz. Oysa biriciğiz, öncelikle kendimizi sevmemiz lazım. Hırslarımız hep sevgi ihtiyacından oluşuyor” diyor. İstiklal Caddesi ’ndeki Galeri Arter ’de ziyarete açılan “Kaf Dağı ’nın Ardında” sergisinde Canan ’ın bazıları sergilenmemiş olan eski dönem eserleriyle yeni eserleri sanatseverlere sunuluyor. Canan, 24 Aralık'a kadar görülebilecek sergi vesilesiyle sorularımızı yanıtladı. 
Kaf Dağı ’nın ardında ne var ya da siz ne olmasını umuyorsunuz?Böyle bir umma eylemi yok. Kaf Dağı kendimize ulaşmamızı ifade eden mitolojik bir kavram, alt metnini okuduğunuz kendimizi tanıma, bilme anlamına geliyor. Kaf Dağı ’na ulaşmak, kendine ulaşmak, olgun insan olmak anlamına geliyor. Olgun insan olmak, sosyal yaşantıdan, günlük hayatın hazlarından uzak olmak anlamına gelmiyor. Tam tersi duygu, düşünce ve davranışlarının ne anlama geldiğini, kendini anlamak ve kendini anladığında da başkalarını anlamak anlamına geliyor. Bence kafamızdaki çelişkileri, ruhumuzdaki sıkıntıları, acıları çözme süreci. İnsanın kendi kendini iyileştirme süreci olarak tanımlıyorum.
Ben bir amaçla yola çıkmıyorum diyor ve sürece vurgu yapıyorsunuz. O halde sizi yola çıkartan duygu hangisi?Bu bilinçaltının yönlendirmesi. Sergiye başlarken de el yordamıyla kurguyu yaptım, başlığı da el yordamıyla çıktı. Hepsi ortaya çıktığında bunun neye tekabül ettiğine bakıyorum. Benim bir iyileşme sürecine ihtiyacım varmış. Sanat üretimi bir iyileşme sürecidir bence. Bilinçaltındaki kavramı ortaya koyduğunuzda onu somut olarak görmüş olursunuz. Psikanaliz gibi. Ben bireysel olarak kendimi iyileştirirken, sergiyi izleyenler de duygusal ve düşünsel olarak kendilerini buluyorlar; bu da bir iyileşme sürecini başlatıyor.

Cennet, 2017
Pek çok figürü alıp görünür hale getiriyorsunuz. Burgaz Ada ’daki Madam Marta, Şahmaran ya da Çeşme eseriniz örneğin… Görünmeyeni gösterme gibi bir çabanız, motivasyonunuz var mı?
Böyle bir motivasyonum yok. Beni rahatsız eden, hayatımı işgal eden, kafamı kurcalayan kavramlardan yola çıkıyorum. Bu bir dürtü aslında, içgüdüsel bir dürtü. Amaçla yola çıkılmıyor, sadece kendini dışarı vurmakla oluyor sanat üretimi bence. Zaten üretim sırasında kendini tanıyor ve bilinçaltıyla karşı karşıya kalıyor. Sergiye bakınca duygularımız üzerinden bir yorumlama yapıyoruz. Cennet, cehennem, araf, bizim için neleri kapsıyor? Kendini iyi hissetmek ya da suçluluk duygusu, vicdan azabı. Biz gündelik hayatımızda kendimizi nelerle cezalandırıyoruz? Biz aslında hep hayata negatif bakıyoruz ve insan ilişkileri dahil her şeyi böyle yönlendiriyoruz. Oysa günah kavramını biz “günlük ahlarımız” olarak düşünürsek, ilişkilerimizdeki suçluluk duyguları ve kaygılar olarak düşünürsek “o vicdan azabını neden çekiyoruz”un en dibine kadar gidebiliriz veya davranışlarımızı ilişkilerimizi değiştirebiliriz.
Bedeninizi bir enstrüman olarak kullanıyorsunuz. Biz bedenimizden utanan, utandırılan bir toplumun parçasıyız. Sizin ise bedeninizle barışık işler ürettiğinizi görüyoruz. Sizce yaptığınız işler, güzelliğin sürekli idealize edildiği bir toplumda bedenle barışıklığa giden bir yol yaratır mı?Yaratır tabi. Çünkü benim için de öyle bir şey. Ben hiç utanmıyorum, bedenimle yüzde yüz bedenimle barışığım diyemem. Sonuçta ben de kültürel anlamda o tür baskılara maruz kalıyorum. Bedenimden hoşnutsuzluk duygusu bana sürekli veriliyor. Çünkü insan varolan iktidar mekanizmaları yüzünden arzularını bastırmak zorunda kalıyor. Arzularımızı bastırırsak tüketime yöneleceğiz; ya arzumuzu karşılayacak yiyecekle, giyecekle ya da mal mülk sahibi olmaya çalışacağız. Yani hırslarımız, onaylanma duygumuz hep sevgi ihtiyacından oluşuyor. ve sevgiyi başka türlü alabileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü kendimizi sevmiyoruz. Kendimizi sevme duygusu koşullu olarak verilmiş bize. Ve bedenimiz çok güzel olursa sevileceğimizi düşünüyoruz. Ama hiç bir zaman da oraya ulaşamıyoruz. En harika beden olarak sunulan manken bedenleri bile o ideale ulaşmıyor, photoshop yapıyorlar.
Oysa o kadar idealize edilmiş beden çekici gelmiyor. Kusurlar ve asimetri daha çekici geliyor. Çünkü insanüstü bir varlık olmadığımızın kanıtı. Bize dışarıdan verilen bu kavram hem kendi bedenimiz hem de başkasının bedenine bakarken yargılar oluşturuyor. Ve biz kendi bedenimize hep dışarıdan bakıyoruz ve yargılıyoruz. Oysa biriciğiz, öncelikle kendimizi sevmemiz lazım.
Şahmeran, 2011
Cesur ve provakatif işler yapıyorsunuz. Bu durum, eserlerinizin kabul görmesine karşı bir direnç yaratıyor olabilir mi?
Ben muhafazakar insanların bu sergiye geldiğinde o beden kendi bedenleri gibi sunulduğu ve duygusal olarak kendilerine yakın sunulduğu için tepki göstermediklerini düşünüyorum. Muhafazakar biri de kendine aynada baksa kendi bedenine tepki göstermeyecek herhalde değil mi?
Ama gördüğü kendi bedeni değil, sizin bedeniniz…
Bu sergi iki aydır açık ve muhafazakar olarak tanımlayabileceğimiz insanlar da geliyor bu sergiye, hiç tepki almadım ben. O insanlarla konuştum. Serginin bütünü insan olmamız üstüne bir söz söylüyor. Bence her kültürden insan da o duyguyu aldığı için öfke duygusuyla gitmiyor. Arter, İstiklal Caddesi ’nde herkesin girebileceği bir galeri. 20 bin kişiyi geçmiş ziyaretçi sayısı, olumsuz bir tepkiyle hiç karşılaşmadım. Normalde serginin gittikçe azalan bir izleyicisi olur ama ziyaret ivmesi gittikçe artıyor. Ben doğru yaptığımı düşünüyorum. Provokatif olmak için de provakatif olmuyorum. Bana ait ne varsa onunla iş üretiyorum. Kendimi ifade etmem lazım. Toplumsal alanda kendimizi kısıtlı hissedebiliriz ama sanat yaparken hissetmiyorum.
Otosansür uyguluyor musunuz?
Bilinçaltında oluyordur.
Mekanizma sinsice mi işliyor?
Yapmıyorum demek çok büyük bir söz söylemektir. Sonuçta ben de kendimi aşmaya çalışıyorum, ben de bu toplumun bir üyesiyim, benim de iktidar alanları tarafından bastırılmış kontrol altına alınmış yanlarım var. Ama sergi boyunca farkında olmadığım baskıların, bu kontrol mekanizmaları arasında özgür olmaya çalışıyorum.
Kuş Kadın, 2017
Hiç bunu yapmayayım dediğiniz oldu mu?
Hayır, şimdiye kadar bütün işlerimi sergiledim.
Geçtiğimiz günlerde bir sergiye saldırı yapıldı. Siz ne hissediyorsunuz bu tip haberleri duyunca?Üzülüyorum tabi ki… Sonuçta bir sergi, zaten doğal bir tepki değil, başka niyetlerle yapıldığını düşünüyorum. Yazık tabi ki. Sonuçta hepimiz sanat yoluyla birbirimize yakınlaşacağız, taraf olmak yerine yakınlaşmamız lazım. İnsan olarak arzu ve isteklerimiz aynı. Sevmek ve sevilmek istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz. Huzurlu nefes almak istiyoruz, bu dünyada varlığımızın sebebi bu. Bizi birbirimizden ayıran bir şey yok. Ortak noktada buluşuyoruz. Birer adım attığımızda ne kadar birbirimize yakın olduğumuzu fark ediyoruz.
Bu tip saldırılar, kutuplaşmayı arttırmıyor mu?
Öyle bakarsak o kutuplaşma daha da artacak. Bundan sonra böyle bakmıyorum, bir grubun tarafı değil bir insan olarak bakıyorum. Bu bir önyargıdır zaten, bir kişinin giyimiyle, davranışlarıyla, sözleriyle onu bir gruba dahil etmek önyargıdır. Entelektüel kesimde de var bu önyargı. Ki ben sergi süresince bunu yapmaya çalıştım. Ama Kaf Dağı ’na varma sürecini kişisel olarak yaşadığım için insanları olduğu gibi algılamayı tercih ediyorum.
Galeri Arter ’in açık olduğu gün ve saatler:
Salı-Perşembe                     11:00-19:00
Cuma-Pazar                         12:00-20:00
Giriş ücretsiz, İstiklal Caddesi, No: 211 Beyoğlu, İstanbul
Dışarıda Çok Kötülük Var, 2017

Leonardo Da Vinci'nin rekor fiyata satılan tablosu sahte mi?

Leonardo Da Vinci'nin "Salvator Mundi" adlı tablosu 450 milyon dolara alıcı bularak şimdiye kadar bir açık artırmada en yüksek fiyata satılan sanat eseri oldu. Ancak bu satış bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Bazı sanat otoriteleri tablonun sahte olduğunu öne sürdü.
 Leonardo da Vinci'nin "Salvator Mundi" adlı tablosu 450 milyon dolara alıcı bularak şimdiye kadar bir açık artırmada en yüksek fiyata satılan sanat eseri oldu.
Ancak bu açık artırma, rönesans döneminin
Örneğin New York Magazine Art Critic dergisinden sabat eleştirmeni Jerry Saltz bu tartışmada yer alan isimlerden biri. Saltz, Leonardo'nun resimden ziyade tasarımla ilgilendiğini, İsa'nın yüzünü resmettiği bir başka çalışmasının olmadığını, ayrıca resimde Leonardo'yu işaret eden hiçbir üslup izi bulunmadığını iddia ediyor. 'Bu kesinlikle Leonardo'nun tarzı değil!' diyen Saltz, yalnızca 15 ila 20 tane var Da Vinci tablosu bulunduğunu tahmin ettiklerini açıklarken, hiçbirinin bu resimdeki gibi bir kişiye yoğunlaşmadığını vurguluyor.
Leonardo Da Vinci'nin daha önceki çalışmalarına bakıldığında da benzer bir fikre kapılınabilir. Örneğin Saltz'a göre, Mona Lisa, The Last Supper (İsa'nın son akşam yemeği), Portrait of a Musician (Bir müzisyenin portresi), Kayalıklar Bakiresi gibi 1400'lerin sonları ve 1500'lerin başlarında yapılan resimlere bakıldığında  Floransa'ya sadece post-Bizans portreleri çizmek için geldiği söylenebilir. Bu durum da 450 milyon dolara alıcı bulan tablonun Da Vinci'nin tarzıyla uymadığının göstergesi olarak kabul edilebilir.
.

Osmanlı saray müzikleri yeniden hayat buluyor

TRT İstanbul Radyosu kemençe sanatçısı Fikret Karakaya tarafından kurulan ve yine onun yönettiği 'BEZMARA Grubu'nun yeni albümü "Tarab-ı Kevser", Kültür Bakanlığı'nın katkılarıyla müzik severlerin beğenisine sunuldu.
Bazılarının yeryüzünde ikinci bir örneği olmayan çalgılarla, erken Osmanlı musikisine ait örnekler icra eden 'Bezmara Grubu', günümüz müzisyenlerinin el atmadığı eski nota albümlerindeki eserleri, bestelendikleri dönemlerin çalgılarıyla seslendirme projesinden doğdu.
Bugün hiçbir çalgı müzesinde veya koleksiyonunda bir örneği bulunmayan 'çeng, şehrud, Osmanlı saray kopuzu, metal telli kanun, armudi tanbur, yanaklı ud' gibi sazlar minyatürlerin ve yazılı kaynakların ışığında tek tek yeniden yapıldı. Bu sazların bir kısmı 300, bir kısmı 400 yıldır kullanılmıyordu. Nasıl çalındıkları konusunda da fazla ipucu yoktu.
Ve işte bu çok özel enstrümanlar çok özel sanatçıların gayretleriyle "Tarab-ı Kevser", olarak yeniden hayat buldu. "Tarab-ı Kevser", Kültür Bakanlığı'nın katkılarıyla müzik marketlerdeki yerini alan 'BEZMARA Grubu' Türkiye'de dönemin sazlarına sahip tek topluluk olma özelliğini taşırken, "Tarab-ı Kevser", albümü de, dönemin usul ve notalarına sadık kalınarak hazırlandı.


Bezmârâ Topluluğu Hakkında ;
1996'dan beri, Türk musikisinin en eski nota derlemelerindeki eserleri, bestelendikleri dönemin sazları, üslubu ve perdeleriyle icra etmeye çalışan tek topluluk olan Bezmârâ, albümlerinde ve konserlerinde Ali Ufkî Bey'in MECMÛA-İ SÂZ Ü SÖZ ve Kantemiroğlu'nun KİTÂBÜ İLMİ'L-MUSİKİ ALÂ VECHİ'L-HURÛFÂT adlı derlemelerindeki sözlü ve sözsüz eserleri icra etti.
Bezmârâ, anılan eserleri, 16. ve 17. yy'ların gözde sazları olan çeng, kopuz, şehrud, mıskal, kemânçe, ney, eski santur, eski kanun, eski ud ve eski tanbur ile seslendirmiştir.
Tanburî İsak adlı albümünde ise, 18. yy sonunun büyük bestekârları arasında bulunan ve padişahın tanbur hocası olan Musevî asıllı İsak Efendi'nin sözlü ve sözsüz eserleri, Türkiye'de ilk defa Sultan III. Selim döneminin sazları olan sînekemanı, santur, tanbur ve ney ile icra edilmiştir.
Tarab-ı Kevser'in Doğuşu ;
Ali Ufkî Bey ve Kantemiroğlu'nun notaya aldığı eserler, 17. yy Osmanlı musikisini bütün yönleriyle tanımamızı sağlamıştır. 18. yy musikisine ışık tutacak bunlara benzer bir kaynak olan KEVSERÎ MECMÛASI, önce 40 yıl kadar Rauf Yekta Bey'in, onun 1935'teki vefatından sonra da oğlunun ve torununun kütüphanesinde mahpus kalmıştır. Pek çok araştırmacı Rauf Bey'in torunu Yavuz Yektay'a müracaat etmiş, İsmail Baha Sürelsan dışında kimse eseri görüp inceleme imkânı bulamamıştır. Yazmayı bir süre elinde tutan İsmail Baha Sürelsan, bu paha biçilmez kaynak üzerinde kayda değer bir çalışma yapmamıştır. Ama, yazmanın bir mikrofilmini aldırarak Millî Kütüphane arşivine kazandırması, kendisini rahmetle yâd etmemize vesile olacak hayırlı bir iş olmuştur. Ne var ki, Kütüphane görevlileri tarafından ulaşıma elverişli bir isimle kaydedilmediğinden, bu mikrofilmin varlığından kimse haberdar olamamıştır. 10 yıl kadar önce Mehmet Uğur Ekinci adlı genç bir araştırmacı, tesadüf sonucu bu mikrofilmi keşfetmiş ve hemen üzerinde çalışmaya başlamıştır. Mehmet Uğur Ekinci'nin çalışması, bazı talihsizlikler yüzünden ancak 2016 ortalarında yayımlanabilmiştir.
Bezmârâ, şimdi KEVSERÎ MECMÛASI'ndan seçilmiş 12 eseri Tarab-I Kevser adlı albümleri için icra ederek 18. yy musikisi üzerindeki perdeyi kısmen kaldırmayı hedeflemiştir.

Uluslararası Atta Çocuk Sanat Festivali başlıyor

21 Kasım ’dan 5 Aralık ’a kadar danstan tiyatroya, animasyon filmlerden, interaktif hikaye anlatımına kadar, çok farklı alanlardan çocuklar için hazırlanmış eserlerin sunulacağı Festivalde bu yıl, 0-3 yaş grubu için "Puzzle" adlı bir gösteri de bulunuyor.

Çocukların kültür ve sanata erişim ve kaliteli zaman geçirme haklarından yola çıkan Uluslararası Atta Çocuk Sanat Festivali ’nin ilki geçen yıl İstanbul ’da yapılmıştı. Her yaştan İstanbullu çocuğun coşkulu katılımıyla gerçekleşen festivalde bu yıl da, İspanya, Litvanya, Hollanda ve Türkiye ’den pek çok sanatçı, çocuklar için performanslarını sergileyecek, atölyeler yapacaklar.

Türkiyenin çok sayıda disiplini kendi bünyesinde toplayan ilk ve tek uluslararası çocuk sanat festivali ATTA, bu yıl, İspanya ’dan kısa animasyon film gösterimine de bir bölüm ayırdı. Hollanda ’dan da İngilizce "resimlerle interaktif hikaye anlatımı" atölyesinin gerçekleştirileceği ATTA Festival ’de ayrıca İstanbul Tiyatro Festivali işbirliği ile çocuklara yönelik çalışan sanatçıların, öğretmenlerin, çocuk ve ebeveynlerinin katılımına açık “Avrupa ve Türkiye ’de çocuklar için Kültür Sanat” konulu bir de söyleşi bulunuyor.

Hakan Silahsızoğlu ’nun kurucusu olduğu Atta Festival ’e bu yıl UNIQ İstanbul, Kozyatağı (Kozzy) Kültür Merkezi, MSGSÜ Şebnem Selışık Aksan Sahnesi, Hisar Okulları Kültür Merkezi, Mustafa Saffet Kültür Merkezi, İngiliz Tarabya Okulları, Salon İKSV ve Tan Sağtürk Akademi ev sahipliği yapacak.

Performanslar

Ipad ’lerin masumiyetini sorgulatan, kendi çocukluk anılarındaki göçü anlatan, miniklerin dünyasına puzzle ’larla ışık tutan,seslerin mırıltılarına kulak veren eğlenceli gösterileriyle ve performanslarıyla Avrupa ’dan pek çok sanatçı, festival için İstanbul ’da olacak.

Litvanya

“Puzzle” bir çocuğun tüm gelişim evrelerini görebileceğiniz renkli bir dans performansı. Dansçılar; emekleme, zıplama, yürüme, koşma, alkışlama, saklanma gibi bir bebeğin gelişim dönemlerini sergilemekle kalmıyor, zaman zaman havuç, domates, salatalık, bazen de çiçek olarak canlandırıyorlar. (2 Aralık saat 11.00 ve 13.00 MSGSÜ Şebnem Selışık Aksan Sahnesi)

İspanya

Seslerin Mırıltısı; doğal manzaralardan, kentlerimizin, telefonlarımızın gürültüsüne, her gün karşılaştığımız nesnelere kadar seslerin manipüle edildiği canlı bir performanstır. Geçmişten geleceğe, kağıda yazı yazmadan web ’deki yaşamlarımıza bir yolculuğa çıktığımız; gerçek ve fantastik dünyaların yer aldığı bu gösteride, nesneleri, sesleri, mekaniği ve ışıkları işlerken sihirli bir atmosfer yaratılır. 

(3 Aralık saat 12.00 ve 14.00 ’te Kozyatağı Kültür Merkezi ’nde)

Hollanda


iPet

Etrafınıza bakın. Muhtemelen herkes bir ekrandaki görüntüye bakıyordur ve bu çok normal gözükür. Ancak sürekli bir bilgisayar tarafından meşgul ediliyorsanız, kendi kendinize nasıl büyüyebilirsiniz? Eğer artık kendiniz için düşünmek zorunda değilseniz hala akıllı kalabilir misiniz? iPad dünyayı daha mı küçük yoksa daha mı büyük bir yer haline getiriyor? iPet sözsüz bir biçimde müzik, sihir ve hareket ile erken yaştaki seyirci için çok komik bir performans.
(30 Kasım - 5 Aralık ’ta farklı mekanlarda)

Hollanda ’dan bir diğer performans ise “Gece Yolculuğu”

Hikaye anlatıcısı Sahand ’ın kendi hikayesi. Üç yaşındayken ailesi ile birlikte İran ’dan Hollanda ’ya gerçekleştirdiği seyahatini gençler için derleyen sanatçı kendi hikayesini babasından duyduğu halk hikayeleri ile harmanlamakla kalmıyor, kanun eşliğinde müzik ile de birleştiriyor.
Sahand 2017 Amsterdam Fringe Festivali ’nde Fringe Gold Award ve 2014 yılında da Yılın Hikaye Anlatıcısı ödüllerinin sahibidir.
(26 Kasım 13.00 ve 15.00 ’te Uniq İstanbul Sinema salonunda)

Türkiye ’den de iki eğlenceli çocuk oyunu var!

"Otobüs Durağında Üç Bencil"

Üç modern soytarı, aynı durakta otobüs beklerler. Ancak tartışmaya, inatlaşmaya başladıklarında….
Bakırköy Belediye Tiyatroları ’nın Otobüs Durağında Üç Bencil oyunu, “Sahip olduğumuz zamanı kişisel çıkar, inat ve çatışma yerine yardımlaşma ve arkadaşlık kurma amacıyla kullanabilseydik neleri değiştirebilirdik?” sorusuna cevap ararken küçük seyircilerini güldürmeye hazır!
(2 Aralık 12.00 ve 14.00 ’te Kozyatağı Kültür Merkezi ’nde)

"Özgürlüğe Kaçış"

Antalya Şehir Tiyatroları ’nın her yaştan izleyiciye tam bir görsel şölen vaat eden oyununda, bir kafesin içinde sessiz sakin yaşayıp giden bir grup evcil hamsterın özgürlük mücadelesi anlatılıyor. Kafeslerinde oturarak satılmayı bekleyen sevimli hamster ailesi, bir gün peynir çalarken yakalanarak kafese atılan Kocagöz adlı bir fare ile tanışırlar. Çiftliğin gizli köşelerinde özgürce yaşamaya alışmış olan Kocagöz, kafese girdiği andan itibaren kaçış planları yapmaya başlar. Zaman içinde bu planlarına hamsterları da dahil eder ve kendilerini hep birlikte fantastik bir maceranın içinde bulurlar.
(25 Kasım 15.00 Uniq Hall)

Atölyeler

Çocukların aslında doğuştan yaratıcı ve eşsiz sanatçılar olduğunu hepimiz deneyimlemişizdir. Onların içlerindeki sesleri, müziği ve kimseninkine benzemeyen fantastik hikayelerini gün ışığına çıkaracak atölyeler de var ATTA Festivalde..

Onirica Mecanica İspanyolca İngilizce Atölye

Bu atölyede çocuklar İspanya ’da teknoloji ve sanatı birleştiren ödüllü sanatçılar Jesús Nieto ve Pedro Guirao ile birlikte çalışarak animasyon bir filmin müziğini oluşturacaklardır.
Küçük obje ve araçları film için gerekli atmosferi yaratmak için kullanarak; normalde
duyamayacağımız sesleri duymayı; bilim ve teknolojinin yardımıyla nasıl bir sanat eseri yaratılabilir bunu keşfedip, deneyimleyeceklerdir.
(1 Aralık 2017 17.30 Tan Sağtürk Akademi)

Çocuklarla İnteraktif Hikaye anlatımı atölyesi

Hikaye Anlatıcısı: Farnoosh Farnia

Hikaye anlatıcısı tabloyu göstermeden resim ile ilgili bilgileri paylaşır ve etrafında bir hikaye oluşturur. Resim ile ilgili fikir çocukların hayalinde olgunlaştığında hikaye anlatıcısı tabloyu gösterir. Çocukların tepkisi ilginçtir çünkü gördükleri tablo hayal ettiklerinden farklıdır.
(25 Kasım 14.00 ve 16.00 Uniq Çocuk Atölyesi)

İnteraktif İllüstrasyon ve Animasyon Atölyesi

Bu atölye illüstrasyon ve animasyonun temelini gösterir.
Çocuklar, temel şekilleri nasıl oluşturacaklarını ve animasyon yoluyla nasıl hayat bulacaklarını öğreneceklerdir. Kısa bir tanıtımdan sonra, çocuklar kendi illüstrasyonlarını yaratabilir ve evlerine kendi yaptıkları küçük animasyonlu bir parçayı götürebilirler.
(25 Kasım 13.00 ve 15.00 Uniq Çocuk Atölyesi)

Söyleşi
Türkiye ve Avrupa ’da Çocuklar İçin Kültür Sanat

Söyleşide yer alacak konuşmacılar: Farnoosh Farnia, Füsun Çetinel, Gaye Cankaya, Nisha Besara, Tuğçe Ulugün Tuna, Sinan Canan.

İstanbul Tiyatro Festivali ve Atta Festival ’in ilk defa buluşup, birlikte üretmesine olanak sağlayacak olan bu söyleşide, sanatın çeşitli alanlarından uzman isimler, çalışmalarını nasıl kurguladıklarını ve çocuklarla birlikte ne tür deneyimler biriktirdiklerini tartışacaklar.
(21 Kasım 19.00-21.00, Salon İKSV)

İspanya ’dan kısa animasyon film gösterimi

Daha önce Bolonya Uluslararası Çocuk Kitap Fuarı ’nda gösterilen Ladat Stüdyosu / Balear Adaları Üniversitesi ’nden kısa animasyon filmlerin yer aldığı özel seçki ilk kez Türkiye ’de!

Yavaş Yemek, Çilekli Pasta, Anma Tohumu,Çocuk Bezlerinde, Ormanda İşleri Yüzüne Gözüne Bulaştırmak, Gösteri, Homurtu, Yumurta, Balık İçin Su Yolu adlı birbirinden ilginç kısa film dizisi festivalde çocukların beğenisine sunulacak.
25 Kasım ve 2 Aralık 12.00 ve 14.00 ’de Uniq Hall ’da / 3 Aralık Kozyatağı (Kozzy) Kültür Merkezi Konferans Salonu 2 ve 3 Aralık 11.00 ve 13.00 ’te.)

Atta Festival'in 2017 edisyonu; Hisar Okulları, Tan Sağtürk Akademi, İngiliz Tarabya Okulları, Antalya Şehir Tiyatroları, Bakırköy Belediye Tiyatroları, Ataşehir Belediyesi, Kadıköy Belediyesi, İstanbul Tiyatro Festivali, Günışığı Kitaplığı, İsveç Enstitüsü, İsveç Başkonsolosluğu İstanbul, Dutch Performing Arts, Cervantes Enstitüsü, İspanya Ankara Büyükelçiliği, Litvanya Kültür Konseyi, Hollanda Başkonsolosluğu İstanbul, Uniq İstanbul, Ramon Llull Enstitü'sü işbirliği ve katkılarıyla gerçekleşmektedir.

 

Dünyanın en büyük Leonardo Da Vinci sergisi İstanbul'a geliyor

Leonardo Da Vinci ’ye adanmış en önemli sergi olarak tasarlanan uluslararası bu sergi, prömiyerini yaptığı Brugge ’ün (Belçika) ardından dünya turuna ilk olarak İstanbul ’da başlıyor. Da Vinci ’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak oluşturulan 100 replikasıyla birlikte; orijinal el yazması, tablo ve çizimlerin de dahil olduğu 200 ’e yakın eseri sanatseverlerle buluşturacak olan ‘Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul ’da ’ sergisi, 14 Aralık ’ta UNIQ Müze ’de kapılarını açacak ve 7 Nisan 2018 ’e kadar devam edecek.
Belçika ve Lüksemburg ’dan mühendis, tarihçi, grafik sanatçıları ve zanaatkarlardan oluşan 22 kişilik bir ekip, 10 yıllık titiz bir çalışmanın ardından bu benzersiz koleksiyona imza attı. Leonardo Da Vinci ’nin hayatı boyunca yaklaşık 6.000 adet icat, icat geliştirme ile tablo eskizi yaptığı ve bunların çok az bir kısmını hayata geçirdiği tespit edilmiştir. Daha önce keşfedilmemiş birtakım konuları örnekleyerek Da Vinci hakkındaki bilgileri artırmak isteyen sergide, Da Vinci ’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak oluşturulan 100 replikasıyla birlikte; orijinal el yazması, tablo ve çizimlerin de dahil olduğu 200 ’e yakın eser bulunuyor. Serginin dünya turuna ilk olarak Türkiye ’den başlamasına vesile olan ve organizasyonunu üstlenen TurkMall Yönetim Kurulu üyesi Alper Eyüboğlu; Dünyanın en kapsamlı Leonardo Da Vinci koleksiyonu ünvanı ile ziyaretçilerin huzuruna çıkan bu serginin,  7 ’den 77 ’ye herkese hitap ettiğini vurguluyor.
Dünyanın en büyük ‘Leonardo Da Vinci Makineleri Koleksiyonu ’nun en önemli özelliği; sergide yer alan replikaların orijinal tasarımlara bağlı kalarak ahşap ve metalden yapılmış olması. Sanayi tipi hiçbir birleştirici unsurun kullanılmadığı replikalarda tek bir vida kullanılmadı. Da Vinci ’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak hayata geçirilmiş olan bu çalışmaların bazıları orijinal boyutlarında olup, kalan çalışmaların ise ebatları 60 cm ile 5 metre arasında değişen replikalardan oluşmakta. 
‘Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul ’da ’ sergisinin en önemli ve 7 metre boyutuyla en büyük parçası; Da Vinci ’nin Sultan II. Beyazıt döneminde inşa etmek istediği Haliç Köprüsü ’nün replikası. 1502′de dünyanın en büyük, en güzel köprüsünü inşa etmek isteyen Da Vinci, Sultan II. Beyazıt ’a bu talebiyle ilgili bir mektup göndermiş ancak köprü inşa edilememiştir. 2001′de, Norveç ’te üstgeçit olarak inşa edilen köprü, küresel ısınmaya dikkat çekmek amaçlı buz maketleriyle de dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenmektedir.
Sergi, sanat ve tarihi keşfetme misyonu ile çocuklarla ve okullarla paylaşma konusunda yararlı bir öğretim yardımı görevi yürütecek. Koleksiyonda yer alan birkaç eseri ve makineyi çocuklar kendi başlarına inceleyebilecek.
Sergi; Michelangelo, Albrecht Dürer, Giorgio Vasari, Donatello, Verrocchio, Giambologna, Raphael, Francesco Guardi ve Canaletto gibi Rönesans ’ın diğer önemli sanatçıları ile Da Vinci ’nin çağdaşlarının Da Vinci eserlerinden ilham alarak sunduğu örneklere ve orijinal belgelere de ışık tutuyor.

17 Kasım 2017 Cuma

Torbadan ‘2019 ’ yatırımı çıktı

AKP, TBMM Genel Kurulu ’nda torba tasarıda yaptığı değişiklikle gecekondu affı, lojmanların satışı ve milli parklardaki turizm yatırımlarının kiralama süresini genişletti.

TBMM Genel Kurulu ’nda, torba tasarı üzerindeki görüşmelere devam ediliyor. 2019 ’da yapılacak yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimini kritik gören AKP, tasarıda kritik değişiklikler yaptı. Kamu lojmanlarının kullanıcılarına satılması için ‘kamu konutlarından 10 yılını doldurmuş bulunanlar ’ koşulu çıkarılarak, tüm lojmanların satışının önü açıldı. Ayrıca belediye ve mücavir alan içerisinde kalan Hazine ’ye ait tarım arazilerinin kiracısı ve kullanıcısı olanlara satılmasıyla ilgili hüküm genişletildi. Kullanım süresi şartı 31 Aralık 2011 ’den 30 Mart 2014 ’e kadar uzatıldı. Buna göre, 30 Mart 2014 ’den önce Hazine ’ye ait tarım arazilerinin kullanıcısı olan vatandaşlar bu arazileri satın alabilecek.

Tasarıda yapılan bir başka değişiklikle, 31 Aralık 2009 ’a kadar üzerinde ev, işyeri gibi yapılar kurulan Hazine ’ye ait taşınmazların, bu yapıları yapanlara satılmaları amacıyla belediyelere devrini öngören hükümdeki süre 30 Mart 2014 ’e uzatıldı. Buna göre, 30 Mart 2014 ’teki yerel seçimler öncesine kadar Hazine ’ye ait taşınmazlar üzerinde yapılan gecekondular affedilecek ve sahiplerine satılacak. Bu yapılar kentsel dönüşüme dahil edilebilecek. Önergenin gerekçesinde, “Bu taşınmazların mülkiyet sorunlarına çözüm getirilmesi, vatandaşlarımızla yaşanan ihtilafların giderilmesi, belediyeler aracılığıyla bu taşınmazların kentsel dönüşüme dahil edilmesi ve böylece Hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır” denildi.

Bir başka önergeyle, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ’nca milli park ve tabiat parklarında konaklama amaçlı turizm yatırımı gerçekleştirilmek amacıyla 29 yıla kadar kiralama yapılan yatırımcı ve işletmecilerin kira sözleşmeleri, varsa açılan davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız olarak feragat edilmesi, ödenmesi gereken herhangi bir borcunun bulunmaması ve 1 yıl içinde başvurulması halinde 29 yıla veya irtifak hakkına dönüştürülerek 49 yıla uzatılabilecek.

Erdoğan'dan ittifak sinyali: MHP ile her türlü adımı atmaya hazırız

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ’nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra birçok anlaşmanın imzalandığı Kuveyt, Katar ziyaretlerini gerçekleştirdiği 3 günlük gezisinin ardından, beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Gazete Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Erdoğan'ın açıklamalarından şu notları paylaştı:

 RUSYA İLE İLİŞKİLER: Rusya ’da ikili ilişkilerde bütün kısıtlamaların kaldırılması süreci hızla ilerliyor. Hedefimiz Rusya ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmini yakalamak. Bu konuda her iki tarafta bu irade mevcut; “Bunu hedefleyelim ve bu hedeften de taviz vermeyelim” anlayışı var. Akkuyu Nükleer Santralı beton atma törenini, istiyoruz ki bu ay sonuna kadar yapalım. Türk Akımı ’nda Rusya ’nın deniz altında boru döşeme çalışmalarında 448 kilometrelik bölüm tamamlanmış vaziyette. Türkiye tarafındaki hazırlıklar devam ediyor. Buradan Avrupa ’ya Türk Akımı hattının geçmesi önem arz ederken, ikinci bir hattın yapımı ile ilgili Enerji Bakanı ’mıza gereken talimatı verdik. İkinci hat ağırlıklı olarak Türkiye ’ye hizmet verecek.

 YUKARI KARABAĞ: “Rusya olarak bu işe önem vermeniz faydalı olacaktır” dedik. Kendisi olumlu bakıyor ama gördüğüm kadarıyla çok umutlu değil. Tarafların tutumu nedeniyle ümitsiz gördüm. Kendisine, “5 reyon meselesinde olumlu neticeler alınmıştı, buradan çıkacaklardı” dedim. Buraların işgal altında olduğunu BM Güvenlik Konseyi kabul etti. Buna rağmen Ermenistan oraları terk etmiyor. Buralar boşaltılırsa gerçek sahipleri gelip topraklarına yerleşebilirler.

 S-400 ’LER VE VİZE: Anlaşma imzalandı, detaylar üzerinde Savunma Sanayii Müsteşarı ’mızla muhatapları görüşmeleri sürdürüyor. Avanslar, kredi meselesi var. Ödemelerdeki faiz noktasında bu görüşmemizde mutabakat sağladık. Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı; teyit ettik. Alttaki bürokratların yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın farklı olduğu ortaya çıktı. Arkadaşların yoğun çalışmaları olursa, 22 ’sinde de bir araya geldiğimizde önemli mesafe kat etmiş oluruz. Vize meselesinde ciddi anlamda bir yumuşama söz konusu.

 22 KASIM ’DA SOÇİ: Türkiye, Rusya ve İran olarak Astana sürecini devam ettirmek istiyoruz. 22 Kasım ’da Soçi ’de liderler düzeyinde bir araya geleceğiz. Başta İdlib, Afrin olmak üzere son gelişmeleri ele alma imkânımız olacak. İdlib ’deki gözlem noktaları konusunda Türkiye olarak bizler, Rusya hatta İran ’ın da burayla ilgili talebi var ise biz orada esnek davranıyoruz. Ancak İran ’ın böyle bir şeyi arzu etmesi konusunda Afrin ’e sıcak bakmıyoruz. Çünkü oradan çekilme konusunda Hamburg ’daki G-20 Zirvesi ’nde Rusya ’nın bize verdiği sözler var. Rusya ’nın oradan çekilmesi, oradan bize yönelik muhtemel tehdit ve tacizlerden duyduğumuz rahatsızlıklarla alakalı Türkiye ’ye gerekli anlayışın gösterileceği hususlarında bize söz verilmişti. Afrin ’de demografik yapının korunması bizim hassasiyetlerimiz arasındadır.

 ASTANA VE CENEVRE: Astana ve Cenevre süreçlerinin eşgüdümle devamı konusunda mutabık kaldık. Bizim PYD konusundaki tavrımız çok açık ve net, bundan taviz veremeyiz. Suriye ulusal diyalog kongresi ile ilgili çalışmalar hep birlikte yürüyecek ama biz kendilerine şunu söyledik: “Suriye ’deki muhalif grupları yok farz ederek orada bir yere varmak mümkün değil.” PYD-YPG- PKK üçlüsüne de dikkati çektik. Meseleyi ele alırken “Oralarda bu tür terör örgütlerinin de hukuku vardır” diye bir anlayış söz konusu olamaz. Bu anlayışla mesafe alınamaz.

 PUTİN ’E YPG/PYD MESAJI: Türkiye olarak biz, terör örgütlerinin olduğu masada kesinlikle olmayız. Bu, Cenevre için de geçerli, Astana için de. Buralara bir terör örgütünün katılmasını kabul edemeyiz. Bir masada terör örgütü olacaksa, hiç kimse bizim de oraya oturmamızı beklemesin. İki kere iki dört. Siyasetin namusu vardır, biz siyasetin namusundan taviz veremeyiz. Bu hususu Sayın Putin ’e de söyledim. O tür bir adım atılamayacağını ifade ettim. Liderler düzeyinde yapacağımız toplantıda, nereye varılabileceğini çok daha açık ve net biçimde göreceğiz.

 ‘SİYASİ ÇIKIŞ YOLU ’: Trump ile Vietnam ’da yaptıkları açıklamada; doğrusu böyle bir çağrıyı açık, net görmüyorum. “Siyasi çıkış yolu” ifade olarak doğru da peki 7 senedir bu işin siyasi çıkış yolu yok muydu, böyle bir imkân yok muydu? Var idiyse niye bu yola başvurulmadı da yüz binlerce insan öldürüldü? Yüz binlerce insanın öldürülmesi olayındaki aktörler kimlerdi? Bunların bir düşünülmesi lazım. Yüz binlerce insan öldürülecek, buna neden olanlar bu işi yok kabul edecekler ve “Siyasi çıkış yolu” deniliyorsa o zaman hadi tüm silahlar, toplar, tanklar hepsi araziden çekilsin. AGİT vesaire kimleri sokacaksak devreye sokalım; siyasi çıkış yolunu arayalım. Türkiye olarak biz de siyasi çözüm için üzerimize ne düşecekse yapalım. BM üzerine ne düşecekse yapsın; atalım adımları. Kaldı ki iş sadece siyasi çözümle bitmeyecek. Karşımızda artık yerle bir olmuş bir Suriye var. Kuru kuruya bir şeyler söylenmesi yetmiyor. Yerle bir olmuş Suriye ’yi de bir taraftan ayağa kaldırmak gerekecek. Bu meseleden en büyük zararı gören de biziz. Mülteciler konusunda tüm dünyayı duyarlı olmaya çağırıyoruz. En güçlü olarak ABD ’yi, Rusya ’yı, Çin ’i, hatta daimi üyeleri, duyarlı olmaya davet ediyoruz.

 ILIMLI İSLAM AÇIKLAMASI

 “ILIMLI İslam tartışmasıyla alakalı olarak ben öteden beri aynı şeyi söylüyorum: İslam, İslam ’dır. Biz ılımlı Hıristiyanlık, ılımsız Hıristiyanlık gibi ifadeler kullanmıyoruz. İslam için de bu tarz ifadeler kullanılması; dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye kalkışılması yanlıştır. Ilımlı İslam, ılımsız İslam tarzındaki ifadeleri doğru bulmuyoruz. Sayın Hariri ’yle ilgili süreci takip ediyoruz. Birkaç gün beklemekte fayda var.”

 KATAR KRİZİ

 “KATAR krizinin çözümü için Kuveyt Emiri ’nin girişimlerini bugüne kadar nasıl desteklediysek, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğimizi belirttik. Katar ’da ticaret, sanayi, tarım gibi muhtelif alanlardaki işbirliğimizin yanı sıra askeri üssümüzü ziyaret ettik. Orada barış, güven ve istikrar için bulunan askerlerimiz, bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla oradaki görevlerini yapmaya devam edecekler. Tarık bin Ziyad Kışlası ’nın modernize edilmesi, genişletilmesi, büyütülmesi için çalışmalar sürüyor. Parlamentoda aldığımız karar gereği neyse bunu yapmaya devam edeceğiz. Katar ’a yönelik yaptırımların artık kaldırılması gerekiyor.”

 ‘ABD ’NİN ‘SADECE İZLİYORUM ’ DEMESİ NE KADAR İNANDIRICI? ’

 ABD ’NİN TUTUMU: ABD ’nin DEAŞ ’a karşı attığı adımlarda PYD-YPG gibi terör gruplarını kullandığı biliniyor. Bunlara çok ciddi ödemeler yapılmıştır. Rakka ’da, Münbiç ’te bu tür gruplar kullanılmıştır. Münbiç, oranın asıl sakinleri olan Arapların şehirden kovulmasına, oranın PYD-YPG ’ye peşkeş çekilmesine sahne olmuştur. Aynı şey Rakka için de geçerlidir. Yararlandıkları o terör gruplarının Rakka ’yla hiçbir alakası yoktur. Rakka ’nın gerçek sakinlerine şehrin teslim edilmesi için bir çalışma yapılması gerekiyor. Ben, Putin ve Ruhani, liderler olarak bir araya geleceğiz. Bizden bir gün önce dışişleri bakanlarımız, genelkurmay başkanlarımız bir araya gelmek suretiyle hazırlık yapacaklar.

 IŞİD'LİLERİN TAHLİYESİ: Amerikalı koalisyon sözcüsünün (Albay Ryan), olaylara ne kadar vakıf olduğunu bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir açıklama gibi görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli olan onları oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada kaç DEAŞ ’lı olduğunu, kaçının çıktığını bildiğini de zannetmiyorum. Rakka, DEAŞ ’ın Suriye ’deki ana merkeziydi; o da düşmüştür. Amerikalılara “Rakka operasyonunu, Münbiç de dahil olmak üzere gelin beraber yapalım” dedik ama ikna edemedik. ABD, orada bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmenin hesabı içine girdi. “Biz oralarda yokuz; havadan müdahale ediyoruz, sadece lojistik destek sağlıyoruz” diyorlar ama gerçek tam öyle değil. Amerikalı komandolardan tutunuz, değişik güvenlik güçlerine varıncaya kadar YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat yer alanlar var. YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar var.

 KARA PLANLAMASI YAPIYOR: Irak üzerinden Suriye ’ye 3 bin 500 TIR, zırhlı taşıyıcı, silahlar, tank, top sevk ettiler. ABD ’nin orada 5 hava üssü var, 8 de diğer üsleri var. Şimdi bir de Rakka ’da üs kuruluyor. TIR ’larla sevk edilen silah, mühimmat, araç gereç hepsi oralara serpiştiriliyor. Hal böyle iken, ABD ’nin, “Ben bu işin içinde yokum, ben bu işi sadece izliyorum, havadan takip ediyorum” demesi ne kadar inandırıcı? Gerçek ortada. Yaşananlar, ABD ’nin oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net ortaya koymaktadır.

"ATATÜRK'Ü SEVMEK BAŞKA ŞEY, ATATÜRKÇÜLÜK YAPMAK BAŞKA ŞEY"

 - (Atatürkçülük tartışması) Partimizin genel merkez gençlik kolları kaynaklı bir şey değil. Gençlerimizin kendilerinin serbest hareket etmesi suretiyle attıkları adım. Benim konuşmam zaten onlarla bağlantılı bir konu değil. Bu ülkede tabular oluşturulmaması gerektiğini vurguladım.

 - Atatürk ’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Mesela neymiş, efendim ben Atatürk ifadesini kullanmıyormuşum! Yok öyle bir şey. Kullandığım yerler vardır, kullanmadığım yerler vardır. Bu matematik bir olay değil ki. Atatürk ’ün imzasına bakarsınız, bazı yerlerde ‘K. Atatürk ’, bazı yerlerde ‘Gazi Mustafa Kemal ’ diye imzası vardır. Ben şimdi “Gazi Mustafa Kemal” de diyorum, “Atatürk” de diyorum ama adamın derdi bağcı ile olduğu için ne deseniz kusur buluyor. Sıkıntı burada.

"MARKSİSTLERİN, AFFEDERSİN PKK'LILARIN ELİNE DÜŞTÜ"

 - Marksistlerin, affedersin PKK ’lıların, HDP ’lilerin, şunların bunların eline düştü. Onlarla birlikte yürüyen kim? Sözde Atatürkçü Kılıçdaroğlu. Beraber bunlarla yürüyor. Oradan eleştiriler yapıyor. Önce işine bak. Bu ülkeye ne kazandırıyorsun ona bak. Buralara kadar bu işi düşürmedik, düşürmeyeceğiz. Kaldı ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk ’ün, biliyorsunuz, kendisini putlaştırmaya çalışanlara yönelik aleyhte çok veciz ifadeleri var. Al biraz da onları oku.

 ‘ MHP İLE HER TÜRLÜ ADIMI ATMAYA HAZIRIZ ’

 BAHÇELİ ’NİN SÖZLERİ: Bahçeli ’nin Cumhurbaşkanlığım dönemi içinde yerli ve milli olarak vatanseverlik konusundaki tüm yaklaşımlarını aynen paylaşıyorum. Bundan sonraki süreçte de vatanseverlik, ülkemizin değerleri noktasında, milli yerli olacak her konuda; hele hele terör örgütleriyle dayanışma içinde olan bir anamuhalefet partisi karşısında biz yerli ve milli olarak vatanımızın çıkarları, tüm milletimizin çıkarları noktasında MHP ile biz her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz dahi yoktur.

 İTTİFAK VE BARAJ: Bu konuda bir çalışma yok. Bana göre bu, erken sayılabilecek bir tartışma. Ancak ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik ve mali istikrar olarak bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi istikrar geliyor. Bütün bunları göz önüne aldığımızda belki bir seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu da yetkili kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri yapması gereken bir iştir. Nasıl bir adım atılabileceği bilahare düşünülebilir. Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle neler yapabildiğini göstermesi açısından çok önemlidir.

Torbadan ‘2019 ’ yatırımı çıktı

AKP, TBMM Genel Kurulu ’nda torba tasarıda yaptığı değişiklikle gecekondu affı, lojmanların satışı ve milli parklardaki turizm yatırımlarının kiralama süresini genişletti.

TBMM Genel Kurulu ’nda, torba tasarı üzerindeki görüşmelere devam ediliyor. 2019 ’da yapılacak yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimini kritik gören AKP, tasarıda kritik değişiklikler yaptı. Kamu lojmanlarının kullanıcılarına satılması için ‘kamu konutlarından 10 yılını doldurmuş bulunanlar ’ koşulu çıkarılarak, tüm lojmanların satışının önü açıldı. Ayrıca belediye ve mücavir alan içerisinde kalan Hazine ’ye ait tarım arazilerinin kiracısı ve kullanıcısı olanlara satılmasıyla ilgili hüküm genişletildi. Kullanım süresi şartı 31 Aralık 2011 ’den 30 Mart 2014 ’e kadar uzatıldı. Buna göre, 30 Mart 2014 ’den önce Hazine ’ye ait tarım arazilerinin kullanıcısı olan vatandaşlar bu arazileri satın alabilecek.

Tasarıda yapılan bir başka değişiklikle, 31 Aralık 2009 ’a kadar üzerinde ev, işyeri gibi yapılar kurulan Hazine ’ye ait taşınmazların, bu yapıları yapanlara satılmaları amacıyla belediyelere devrini öngören hükümdeki süre 30 Mart 2014 ’e uzatıldı. Buna göre, 30 Mart 2014 ’teki yerel seçimler öncesine kadar Hazine ’ye ait taşınmazlar üzerinde yapılan gecekondular affedilecek ve sahiplerine satılacak. Bu yapılar kentsel dönüşüme dahil edilebilecek. Önergenin gerekçesinde, “Bu taşınmazların mülkiyet sorunlarına çözüm getirilmesi, vatandaşlarımızla yaşanan ihtilafların giderilmesi, belediyeler aracılığıyla bu taşınmazların kentsel dönüşüme dahil edilmesi ve böylece Hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır” denildi.

Bir başka önergeyle, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ’nca milli park ve tabiat parklarında konaklama amaçlı turizm yatırımı gerçekleştirilmek amacıyla 29 yıla kadar kiralama yapılan yatırımcı ve işletmecilerin kira sözleşmeleri, varsa açılan davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız olarak feragat edilmesi, ödenmesi gereken herhangi bir borcunun bulunmaması ve 1 yıl içinde başvurulması halinde 29 yıla veya irtifak hakkına dönüştürülerek 49 yıla uzatılabilecek.

16 Kasım 2017 Perşembe

Türkiye'den ABD'ye nota: "Rıza Sarraf'ın durumuyla ilgili bilgi verin"

İran ile yapılan altın ticareti nedeniyle ABD'de tutuklu bulunan iş adamı Rıza Sarraf'tan 5 gündür haber alınamıyordu.


TÜRKİYE, ABD'YE NOTA VERDİ

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Türkiye, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, ABD'de tutuklu yargılanan işadamı Rıza Sarraf'ın durumuyla ilgili olarak Washington yönetimine nota verdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu ise, verilen nota ile ilgili "ABD makamlarından henüz bir yanıt alınamadı. Konu takip edilmektedir. Washington Büyükelçiliği bilgi talep etti" açıklamasında bulundu.


TAHLİYE EDİLDİĞİ İDDİA EDİLMİŞTİ

Rıza Sarraf'ın geçtiğimiz hafta tahliye edildiği iddia edilmiş, ABD makamları iddiaları yalanlayarak "Teknik bir hata nedeniyle öyle görünüyor" demişti.
Sarraf'ın 27 Kasım'da jürili duruşmaya çıkması bekleniyor.
Türkiye'nin Rıza Sarraf'la İlgili Verdiği Notaya ABD'den İlk YorumTürkiye'nin Rıza Sarraf'la İlgili Verdiği Notaya ABD'den İlk Yorum
ABD'de Reza Zarrab'a Tahliye MuammasıABD'de Reza Zarrab'a Tahliye Muamması
Reza Zarrab'dan 5 Gündür Haber AlınamıyorReza Zarrab'dan 5 Gündür Haber Alınamıyor
Zarrab Tahliye mi Edildi Sorularına ABD Savcılığı Son Noktayı Koydu: Hâlâ İçerideZarrab Tahliye mi Edildi Sorularına ABD Savcılığı Son Noktayı Koydu: Hâlâ İçeride

8 ay kaçan kardeş katilini kıyafet alışverişi ele verdi

İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 28 Şubat'ta Ataşehir'de kız kardeşi Ceylan Timuroğlu'nu öldüren Erhan Timuroğlu'nu her yerde aramaya başladı. Erhan Timuroğlu ve şoförü Can Fırat A. ile birlikte Kadıköy'de bir otomobil galerisini silahlarla tarayan Cüneyt A. gözaltına alındı. Timuroğlu'nun kız kardeşiyle ilişkisinin olduğunu düşündüğü iş adamı Bekir Teker'in işyerlerinin kurşunlanması üzerine ekipler, işadamını da korumaya aldı.
REZİDANSTA AYLARCA GİZLENDİ
Cüneyt A.'nın yakalanmasını ardından Sancaktepe'de lüks bir rezidansta aylarca gizlenen Erhan Timuroğlu, evden kıyafet almak için dışarı çıktı. Özel harekat ekipleri gece saat 02.00'de operasyon için harekete geçti. Timuroğlu'nun gizlendiği 27 numaralı daireye baskın yapıldı. Timuroğlu ve A. gözaltına alındı.
CİNAYET İŞLEDİĞİ TABANCA BULUNDU
Operasyon ekipleri, Erhan Timuroğlu'na evde silah olup olmadığını sordu. Timuroğlu, 2 Kalaşnikof ve 1 tabanca olduğunu söyledi. Polis ekipleri, tabancanın kız kardeşinin öldürülmesinde kullandığın tabanca mı? sorusuna da Timuroğlu evet yanıtını verdi. Evde yapılan aramalarda, 2 adet Kalaşnikof silah ve Ceylan Timuroğlu'nun öldürülmesinde kullanılan tabanca ele geçirildi. (Kaynak: Akşam)
8 Ay Önce İstanbul'da Bankacı Kardeşini Öldüren Ergenekon Sanığı Erhan Timuroğlu Yakalandı8 Ay Önce İstanbul'da Bankacı Kardeşini Öldüren Ergenekon Sanığı Erhan Timuroğlu Yakalandı

Terörist Ebu Zeyd yakalandı

ABD'nin PKK/PYD ve DEAŞ'la yaptığı gizli ortaklıklar ortaya çıkmaya başladı. Suriye'de işgal ettiği yerleri PKK'ya devrederek misyonunu tamamlayan DEAŞ, ABD ve PYD'nin nezaretinde Rakka'dan çıktı. Eylem için Türkiye'ye geçerken yakalanan Mısırlı 'Ebu Zeyd' isimli terörist, "CIA, aileleri rehin tutulan bazı kişilere farklı ülkelerde canlı bomba olma şartı getirdi" dedi.

RAKKA'DAN ABD HİMAYESİNDE TAŞINDILAR

PKK'ya alan açma amaçlı 2013 yılı ortalarından itibaren Suriye savaşına dahil edilen DEAŞ, 2014-2017 aralığında Suriye ve Irak'ta ülkenin 3'te 1'inde kontrol sağladı. ABD ve müttefikleri tarafından 2016 yılından itibaren tasfiye edilen örgüt, hakim olduğu bölgeleri PKK ve Peşmerge'ye terk ederek sahadan büyük oranda çekildi. Irak işgali sırasında ABD idaresindeki Ebu Gureyb Hapishanesi'nde temeli atılan DEAŞ'ın yüzde 70'ini yabancı teröristler oluşturuyor. Irak'ta Musul, Suriye'de ise Rakka merkezli yapılanan örgütün bitiş döneminde birçok terörist, sahadan ABD himayesinde taşındı.

"CIA, CANLI BOMBA OLMA ŞARTI GETİRDİ"

Rakka'dan taşınanlar arasındaki 'Ebu Zeyd' isimli Mısırlı bir terörist, Türkiye sınırında muhalifler tarafından yakalandı. Muhaliflerce sorgulanan sözde 'şer-i imam' Ebu Zeyd, "Rakka'dan nakiller eylülde başladı. Rakka'dan toplamda 2 binden fazla terörist ABD ve PKK tarafından kentten çıkarıldı. CIA, bazı isimleri 'farklı ülkelerde canlı bomba olma şartı' dahil değişik koşullar karşılığında bölgeden taşıdı" dedi.
DEAŞ'lı Ebu Zeyd şunları söyledi:
AİLELERİ REHİN DURUMDA
"İdlib'de TSK'ya karşı savaşmak için Rakka'dan Hama'ya çok sayıda militan taşındı. Ben de bu amaçla Hama'ya gönderildim. 3 bin 500 dolar karşılığında bir kaçakçının yardımıyla ve yalnızca geceleri yolculuk ederek Türkiye sınırına ulaştık. Irak ve Suriye'den çıkarılanların aileleri rehin tutuluyor. Birçoğu canlı bomba eyleminde kullanılmak üzere ABD ve PKK'nın elinde bulunuyor. Hatta Rakka'dan çıkarılanlardan bir kısmı Suriye'de ABD tarafından üs haline getirilen bir askeri havalimanında tutuluyor."
ŞEBEKEYİ ABD YÖNETİYOR
ABD tarafından Hama'ya getirilen ve Türkiye'ye sızmaya çalışan DEAŞ'lı teröristin ifadelerinden hareketle bölgede operasyon yapan muhalifler, aynı amaçla sınıra gelen 8 kişiyi daha yakaladı. DEAŞ'lılar sorgularında, nakil sürecini PKK'nın değil ABD'nin yönettiğini ve örgüt içerisinde her ülkeden istihbarat elemanlarının üst düzey görevlerde istihdam edildiği söyledi. Rakka'da bir buçuk yıl 'mali işler sorumlusu' olarak çalıştığını itiraf eden Ebu Riyad adlı DEAŞ'lı, son 4 aylık dilimde birçok ülkeye ABD istihbaratı vasıtasıyla canlı bomba adayının taşındığı bilgisini verdi.
İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ KONTROL EDİYOR
Rakka'da Ömer Şişhani ve bazı Çeçenlerle yakın ilişki kurduğunu söyleyen Ebu Riyad, bir dönem DEAŞ'ın Genelkurmay Başkanlığı makamı verilen Şişhani'nin Rusya için çalıştığını ileri sürdü. Şişhani'nin Gürcistan ordusunda eski bir subay olduğunu ve 1990'ların ortasından itibaren Rus gizli servisine çalıştığını kaydeden Ebu Riyad, "Rus istihbaratı onu 2012 yılında Afganistan'a gönderme kararı almıştı ancak Suriye savaşının başlamasıyla o, Suriye'de görevlendirmiş" dedi. Ebu Riyad ayrıca, "DEAŞ içerisinde tüm idari mekanizma istihbarat örgütleri tarafından yönlendiriliyor ve belirli bir makama geldikten sonra bu durumu herkes biliyor ancak ölüm korkusu nedeniyle susmak zorunda kalıyorlar" diye konuştu.
SINIRDAN KAÇAK GEÇİŞ
Rakka'dan tahliye edilen DEAŞ'lıların aileleri de insan kaçakçıları tarafından Türkiye'ye sokuluyor. Türkiye-Suriye sınırındaki 'İmad' isimli bir kaçakçı, "Son birkaç haftada Rakka'dan ayrılıp Türkiye'ye gitmek isteyen çok sayıda aile oldu. Yalnızca bu hafta ben kendim 20 aileyi geçirdim. Çoğu yabancıydı ama Suriyeliler de vardı" dedi. BBC'ye yaptığı açıklamada İmad, kişi başına 600 dolar, aile başına da 1500 dolar ücret aldığını söyledi. Türkiye'nin sınır kontrollerini sıklaştırmasıyla yasadışı geçişlerin zorlaştığını belirten kaçakçılar, "Bazı bölgelerde merdiven kullanıyorduk, bazı bölgelerde nehri geçiyor, bazı bölgelerde de dik dağları geçiyorduk. Çok sefil bir durum" dedi.
(Kaynak: Yeni Şafak)

Eski CIA Danışmanı Henri Barkey ve Osman Kavala'nın Telefon Kayıtları Ortaya Çıktı

FETÖ soruşturmasında tutuklanan işadamı Osman Kavala ile eski CIA danışmanı Henri Barkey'in 'görüşmedik' açıklmasına ve Washington Post'un da iki ismi destekleyen makaleye yer vermesine HTS kayıtlarıyla ispat geldi. Başsavcılığın incelettiği telefon dökümlerinde Barkey, Kavala'nın şirketine ait olan ancak şirket görevlileri ya da Kavala'nın yakınlarının kullanımındaki telefonlarla 93 saat 34 dakika 1 saniye görüşme yaptı. İşte Başsavcılığın tespitleri:
Kavala, 28 Haziran 2016'da Şişli'de sahibi olduğu Menka Ticaret ve Sanayi A.Ş.'de ve iki gün sonra da Diyarbakır'da Barkey'le birlikteydi.
Barkey, 7 Haziran seçimlerinden bir hafta önce 31 Mayıs 2015'te ABD'den geldi ve HDP'nin seçim çalışmalarını yürüten Osman Kavala ile görüştü. 8 Haziran'da Türkiye'den ayrıldı.


73 GÖZALTI 52 TUTUKLAMA

Adıyaman: ByLock'çu 17 şüpheli gözaltına alındı.
Samsun: Aralarında bir öğretmen, bir tıp fakültesi öğrenci, örgüt kurumlarında görevliler ve özel sektör çalışanlarının da bulunduğu 11 şüpheli gözaltına alındı.
Sivas: Aralarında emekli ve muvazzaf askerler ile doktorların da bulunduğu 10 şüpheli gözaltına alındı.
Gaziantep: Nevşehir'in Ürgüp ilçe sorumlusu saklandığı evin çatısında sahte kimlikle yakalandı.
Tokat: Örgütün askeri yapılanmasına yönelik soruşturmada, bir teğmen, 31 astsubay, 2 uzman çavuş hakkında gözaltı kararı verildi.
Aydın: Muğla'nın Marmaris ilçesinden, mültecilerin arasına karışarak Yunanistan'a kaçma çalışırken yakalanan FETÖ'nün Aydın imamı Abdulbekir Kalkan tutuklandı.
Antalya: 3 ayrı operasyonda gözaltına alınan 2'si ByLock kullanıcısı hemşire, 24 şüpheli tutuklandı.
Amasya: FETÖ'cü 12 muvazzaf astsubay tutuklandı.
Kocaeli: 10 rütbeli asker tutuklandı.
Giresun: ByLock kullandıkları belirlenen 4 şüpheli tutuklandı.
Çankırı: Bir örgüt ablası tutuklandı.
(Kaynak: Sabah)

Latin Katolik kisesi Rahibi Israile Tayin edildi

Yaklaşık 50 yıldır Türkiye'de görev yapan Latin-Katolik kilisesinin rahibi Felice Suriano, Vatikan tarafından İsrail'de bir kiliseye tayin edildi. İstanbul'daki Latin-Katolik cemaati ise çok sevdikleri rahibin tayinini durdurmak için imza kampanyası başlattı. Cemaat yaşı 80'ne yaklaşan rahibin tayinini durdurmaya çalışıyor.


İSRAİL'E GİTMEK İÇİN HAZIRLIKLARA BAŞLADI

İtalyan rahip Felice Suriano yaklaşık 50 yıldır Türkiye'deki kiliselerde görev yapıyordu. Osmanlı zamanında ticaret ve çeşitli amaçlarla İngiltere, İtalya, Fransa gibi ülkelerden gelen ve "Levanten" olarak adlandırılan kişilere hizmet veren kilisenin Türkiye'deki en eski isimlerinden olan rahip Suriano, son olarak Harbiye'de Dame de Sion Kilisesi'nin yanındaki Saint Esprit Kilisesi'nde (Saint Esprit Katedrali olarak da biliniyor) görev yapıyordu. 1846'da Papa tararından yaptırılan ve yüksek mimari değeri haiz kilisenin cemaati, Vatikan'ın bu tayini durdurması için imza kampanyası başlattı. Bu kampanya Papa'yı veya Türkiye'den sorumlu kardinallerini ikna etmeye yeter mi bilinmez ama Milliyet.com.tr'nin yakınlarına ulaştığı ancak herhangi bir açıklama yapmak istemediği belirtilen Rahip Suriano yeni görev yeri İsrail'e gitmek için hazırlıklara başladı.

PAPA FRANCİSCUS AYİN YÖNETMİŞTİ

Papa Franciscus, 2104 Kasım ayındaki İstanbul ziyaretinde Sultanahmet Camii ve Ayasofya Müzesi ziyaretinin ardından Harbiye'deki Vatikan Temsilciliği gitmiş, buradan da Saint Esprit Kilisesi'ne geçerek akşam ayinini yönetmişti.

Zimbabve'de tanklar başkentte, 1 numara gözaltında!

Afrika ülkesi Zimbabve'de bu sabah askerler hükümet binası, meclis ve yüksek mahkemeye giden yolları kesti. AP'nin servis ettiği son fotoğraflarda, silahlı askerlerin yollarda sivillerin üstünü aradığı görülüyor.


"CUMHURBAŞKANI GÖZALTINDA" İDDİASI

Son olarak iktidar partisi, kurucuları olan 93 yaşındaki Cumhurbaşkanı Robert Mugabe'nin kansız bir şekilde gözaltına alındığını Twitter hesabından duyurdu.

ATM ÖNLERİNDE KUYRUK OLUŞTU

Ülkedeki çalkantının zirveye çıkması üzerine halk banka şubelerine koşup para çekmeye başladı. Banka şubeleri ve ATM'ler önünde kuyruklar var.

ORDU: AMAÇ ZİMBABVE CUMHURBAŞKANINI İKTİDARDAN İNDİRMEK DEĞİL
Zimbabve'nin başkenti Harare ve çevresinde ordunun darbe gerçekleştirdiği iddiaları ise yalanlandı. Ordu Komutanı Constantino Chiwenga, devlet televizyonunda yaptığı açıklamayla bu iddiaları yalanladı. Ordunun ele geçirdiği devlet televizyonu ZBC'de bir general tarafından okunan bildiride, Zimbabve ordusunun askeri darbe yapmadığı belirtildi. Bildiride amacın Cumhurbaşkanı Robert Mugabe'yi iktidardan indirmek değil, çevresinde bulunan suç şebekelerini çökertmek olduğu kaydedildi. Cumhurbaşkanı Mugabe ve ailesinin ise güvende olduğu belirtildi.

(Televizyonda bildiriyi okuyan general)
MALİYE BAKANI GÖZALTINDA
Açıklamanın ardından ülkenin Maliye Bakanı Ignatius Chombo gözaltına alındı.
Ülkedeki muhalefet partisi Demokratik Değişim Hareketi, ordu müdahalesinin ardından bir an önce barışçıl bir şekilde demokrasiye dönülmesi için çağrı yaptı.

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ KAPATILDI
Zimbabve Büyükelçiliği'ni kapatan ABD, ülkedeki tüm vatandaşlarından evlerinden çıkmamalarını istedi.
Geçen hafta başlayan gerilimde Cumhurbaşkanı Mugabe'nin hamlesi karşısında Genelkurmay Başkanı Constantino Chiwenga askeri müdahale tehdidinde bulunmuştu.
Askeri baskıya boyun eğmeyeceğini duyuran iktidar partisi Zanu-PF, Genelkurmay Başkanı Chiwenga'yı 'vatana ihanet'le suçluyor.

BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?
Ülkenin 93 yaşındaki lideri Mugabe, kendi yerine geçmesi muhtemel isimlerle ilgili tartışmalar nedeniyle geçen hafta içerisinde yardımcısı Emmerson Mnangagwa'yı görevden almıştı.
Bunun üzerine Genelkurmay Başkanı Constantino Chiwenga'nın Salı günü ordunun Mugabe'nin Partisi Zanu-PF'deki tasfiyeleri sona erdirmek üzere harekete geçmeye hazır olduğu yönündeki açıklaması, tansiyonu daha da yükseltmişti.
Chiwenga, Zanu PF'deki tasfiyelerin "net bir şekilde bağımsızlık mücadelesine katılanları hedef aldığını" söylemişti. Görevden alınan Mnangagwa, 1970'lerde ülkenin bağımsızlık mücadelesinde yer alan isimler arasında bulunuyor. Chiwenga'nın basın toplantısına 90 üst düzey ordu yetkilisi katılmıştı.
GENELKURMAY BAŞKANI "VATANA İHANETLE" SUÇLANMIŞTI
Bu açıklamayı 'darbe tehdidi' olarak yorumlayan iktidardaki Zanu-PF ise Genelkurmay Başkanı'nı 'vatana ihanet'le suçlamıştı.
Zanu PF'nin gençlik kolu başkanı Kudzai Chipanga ise genelkurmay başkanının ordunun tamamının desteğine sahip olmadığını söylemişti.
Tırmanan gerilimle birlikte Zimbabve'nin başkenti Harare sokaklarında giderek artan sayıda zırhlı araç görüldüğü ve askerlerin stratejik noktalara yerleştirildiği yönünde haberler gelmeye başlamıştı.
İşte Zimbabve'den kareler:
Zimbabve'de Darbe'nin Ayak Sesleri! Tanklar Başkente Doğru Yola ÇıktıZimbabve'de Darbe'nin Ayak Sesleri! Tanklar Başkente Doğru Yola Çıktı
Zimbabve'de Darbe Sinyali Veren Genelkurmay Başkanına Vatana İhanet SuçlamasıZimbabve'de Darbe Sinyali Veren Genelkurmay Başkanına Vatana İhanet Suçlaması

Pakistanda Kadın olmak

Pakistan'da, kocasının ikinci evliliğine karşı çıktığı için yakıldığı iddia edilen kadın hayatını kaybetti.


20 GÜN YAŞAM MÜCADELESİ VERDİ

Tribune Express gazetesinde yer alan habere göre, Hayber Peştunhuva eyaletinin Tank ilçesinde bir kadın, kocasının ikinci evliliğine izin vermediği gerekçesiyle 20 gün önce üzerine benzin dökülerek yakıldı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan kadın, 20 gün sonra hayatını kaybetti.

17 YAŞINDA ZORLA EVLENDİRİLMİŞ

Polise konuşan kurbanın babası Muhammed Han, kızı ile kocasının arasının ikinci evlilik tartışması nedeniyle açıldığını belirterek, "Kızımın kocasının ikinci evlilik isteği, aile içerisinde sorunlara neden oldu. Bunun ardından da kocası, kızımı benzin dökerek yaktı." şeklinde konuştu. Kızının ölümünün ardından polise başvuran baba, olayın en ince ayrıntısına kadar soruşturulmasını, suçlu veya suçluların gereken cezayı almasını istedi.
Kimliği açıklanmayan kadının, kocasıyla 17 yaşındayken zorla evlendirildiği belirtildi.

"KENDİ KENDİNİ YAKTI" DEDİ

Eşini yaktığı ileri sürülen ve gözaltına alınan adam ise suçlamaları reddederek, eşinin kendi kendini yaktığı iddiasında bulundu.

Müftüden olaylı sözler Atatürk Dinsiz ise biz neyiz

Kırklareli İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık, "Atatürk dinsiz ise biz neyiz?" diye yazdı. Toplumsal olaylara yönelik verdiği fetvalar ile tanınan müftü Bıyık, Atatürk'e hakaret edenlere karşı da, "Ahirette sizi onun ve Zübeyde Hanım'ın elinden kim kurtaracak?" dedi.


"ATATÜRK DİNSİZ İSE BİZ NEYİZ"

Kırklareli İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık bir internet sitesine yazdığı 'Atatürk dinsiz ise biz neyiz' başlıklı yazısında, "Atatürk ölmüş gitmiş, ismini bir şekilde 'tarihe' yazmış, yapıp ettiklerinin hesabını tıpkı bize soracağı gibi ona da Allah soracak, diğer taraftan size göre önceden iyiydi sonra da kötü ise, son dönemlerini biliyor muydunuz?" dedi.

Adnan Zeki Bıyık'ın yazısı şu şekilde:

"Efendim her 10 Kasımlarda bir saldırmadır başlar. Vay Atatürk şöyle rakıcı, böyle hoca düşmanı, şöyle dinsiz böyle böyle kitapsız filan… Nasıl dinsiz kitapsızsa, ona sövenlerin önemli bir kısmı kitaplı olduklarından, daha ellerine bir kez bile Kuran'ı alıp okumamışlar, ama dinsiz dedikleri adam Kuran'ı defalarca okumuş üstünde hocalarla mütalaa yapmış, hatta kendisi devamlı okuduğu Kuranın üstüne küçük küçük notlar düşmüş…

ZÜBEYDE HANIM'IN ELİNDEN KİM KURTARACAK

Atatürk ölmüş gitmiş, ismini bir şekilde 'tarihe' yazmış, yapıp ettiklerinin hesabını tıpkı bize soracağı gibi ona da Allah soracak, diğer taraftan size göre önceden iyiydi sonra da kötü ise, son dönemlerini biliyor muydunuz? Bazı yanlış işlerinden dolayı tevbe edip etmediğini biliyor musunuz? Hayır. Peki islamiyette aslolan hüsn-ü niyyet beslemek değil midir? Ya dediğim gibiyse Ahirette sizi onun ve Zübeyde Hanım'ın elinden kim kurtaracak?"

halkotobüsü vapur iskelesine girince

İstanbul Kabataş'ta halk otobüsünün vapur iskelesine girerek aralarında ayağı kopan üniversite öğrencisi Kübra Dere'nin de bulunduğu 9 kişinin yaralandığı kazayla ilgili olarak düzenlenen bilirkişi raporunda şoför Eyüp E.'nin asli kusurlu olduğu belirtildi.

BİLİRKİŞİ RAPOR AÇIKLANDI

Gazete Habertürk'ten Serdar Kulaksız'ın haberine göre, bilirkişi raporunda, Eyüp E.'nin kural ihlalleri yaparak tedbirsizliği, dikkatsizliği, kural dışı davranışlarıyla kendisinin ve başkasının can ve mal güvenliğini tehlikeye soktuğuna dikkat çekildi.


Adanada olaylı günler

Adana'da 2 kişinin öldürüldüğü, 3 kişinin yaralandığı olaya karıştığı ileri sürülerek aranan şahsın yakalanması için bir iş yerine yapılan operasyonda, gizli çekmecede el yapımı 7 bomba bulundu. Olayla ilgili 8 kişi gözaltına alındı.


İŞ YERİ DİDİK DİDİK ARANDI

Edinilen bilgiye göre, 11 Eylül günü Kurtuluş Mahallesi, Ziya Paşa Bulvarı'nda bulunan bir restoranda meydana gelen silahlı kavgada 2 kişi hayatını kaybetmiş 3 kişi de yaralanmıştı. Bu olayla ilgili polis yaptığı çalışmada 8 kişiyi gözaltına almış, 6 kişi tutuklanmıştı. Polisin olaya karıştığını belirlediği Kemal D. ise o günden sonra her yerde aranmaya başlandı. Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü Araştırma Ekipleri Kemal D.'nin bir oto kiralama iş yerine girdiğini belirledi. Polis arama kararı aldıktan sonra, Yeşilyurt Mahallesi'ndeki araç kiralama iş yerine baskın yaptı. Baskında iş yeri didik didik arandı. Ancak Kemal D. bulunamadı.

EL YAPIMI 7 BOMBA 1 POMPALI TÜFEK ELE GEÇİRİLDİ
Polis iş yerinde aramaya devam ederken, çalışanlardan şüphelenip masanın çekmecelerini de aradı. Çekmeceler açıldığında çekmecenin yan tarafından açılan gizli bir göz fark edildi. Açılan gizli çekmecede el yapımı 7 bomba çıktı. Polis olay yerine bomba imha uzmanlarını çağırarak gerekli incelenmenin yapılmasını istedi. Yapılan incelemede bomba imha uzmanları el yapımı bombaların sıradan bir bomba olmadığını, bir saldırıda kullanılabilecek düzeyde olduğunu bildirdi. Bunun üzerine iş yerinde bulunan 8 kişi gözaltına alındı. Bombalar da bomba imha ekibi tarafından imha edildi. Kemal D. ise her yerde hala aranıyor.


Kanseri 9 defa yenen Gözde, "Son şansım" dediği mücadelede yenik düştü

2006 yılında henüz 23 yaşındayken yumuşak doku kanserine yakalanan ve 9 kez kanseri yenikten sonra yeniden yakalndığı kanser nedeniyle hayatını kaybeden tasarımcı Gözde Becerikli, herkesi hüzne boğdu. Becerikli'nin, sosyal medyadaki son mesajı ise ''Bu son şansım yoksa öleceğim'' oldu.

''SON ŞANSIM YOKSA ÖLECEĞİM''

Posta'nın haberine göre, Eylül ayında 10. kez kansere yakalanan Tasarımcı Emel Gözde Becerikli, dün hayatını kaybetti. Gözde Becerikli 11 Eylül'de yaptığı paylaşımda "Birileri yardımcı,aracı olsun bana! 1 senedir içimde saklıyorum çoğu arkadaşımla iletişimimi bile kopardım. Yılbaşında olduğum 12.ameliyatımda tümörler alınamadı hepsi içimde büyüyor ve korkunç acılar çektiriyor bana. 46 kiloya düştüm, beslenemiyorum. Gün aşırı acildeyiz çaresi yok. Birilerine ulaşalım lütfen yardım edin! Acil beni ameliyat edebilecek değerli bir genel cerrah arıyorum. Arkadaşlarım son şansım bu yoksa ölücem. Paylaşalım beni iyileştirin!!!!" demişti.


BİRÇOK ÜNLÜ DESTEK VERMİŞTİ

Becerikli'nin yazdıkları kısa süre içerisinde binlerce kişi tarafından paylaşılmıştı. 'Gözde'yi yaşatalım' başlıklı paylaşıma Demet Akalın ve Didem Soydan gibi isimlerden de destek gelmişti.

Gözde'nin cenazesi yarın öğlen namazını müteakiben Moda Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek.


Ağrı'da PKK'lı grupla sıcak temas sağlandı: 1 asker yaralı

Ağrı'nın Eleşkirt ilçesi kırsalında bir grup terörist ile güvenlik güçleri arasında sıcak temas sağlandı. Çatışmada 1 asker yaralandı.

SICAK TEMAS SAĞLANDI

Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı timlerince, ilçenin kırsal kesiminde terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi ve barınma alanlarının tespit edilip imha edilmesi amacıyla başlatılan operasyonda bir grup terörist ile sıcak temas sağlandı.

ÇATIŞMADA 1 ASKER YARALAND

Çıkan çatışmada bir asker yaralandı. Yaralı asker, helikopter ile bölgeden alınarak Ağrı Devlet Hastanesine getirildi.

OPERASYON SÜRÜYOR

Bölgedeki operasyonunun sürdüğü belirtildi.


Hayatının en kötü golünü yiyince hoca oyundan aldı

Benedict Allen isimli adam, bir BBC belgeseli için Papua Yeni Gine'de bir ormana helikopterle bırakıldı ve o günden bu yana kendisinden bir daha haber alınamadı.

"BENİ KURTARMAYA ÇALIŞMAYIN"

57 yaşındaki İngiliz adam, Yaifo halkını araştırmak ve onlarla iletişim kurmak içi ola çıkmıştı. Allen'ın gitmeden önce "Beni kurtarmaya çalışmayın" mesajı bıraktığı öğrenildi.

KAFATASI AVCILIĞI YAPIYORLAR

Oldukça izole bir biçimde yaşayan ve şimdiye kadar diğer insalarla hiç iletişime girmeyen Yaifo halkının kafatası avcılığı yaptığı biliniyor. Bu kabilenin yeryüzünde yabancılarla temas kurmayan son halk olduğu düşünülüyor.

NE TELEFONU VAR NE DE GPS'İ

Allen'ın Londra'dan ayrılmadan önce attığı "Beni aramayın" tweet'i, ailesini oldukça endişelendirmiş durumda. 3 hafta önce bölgeye ulaşan ve o günden beri kendisinden haber alınamayan kaşifin ne cep telefonu ne de kendisinden sinyal alınmasını sağlayacak bir cihazı bulunmuyor. Allen tweetinde, bu gezinin biraz zaman alacağını, kendisini kurtarmak için gelmemelerini, zaten isteseler de onu bulamayacaklarını söylüyor.

EŞİ HAYATINDAN ENDİŞE EDİYOR

Planlanan göre gezisinin geçtiğimiz Pazar günü tamamlayıp Royal Geographical Society için Hong Kong'ta bir konuşma yapması beklenen Benedict Allen'in eşi Lenka, başına bir şey gelmediği sürece Hong Kong'taki bu konuşmayı asla kaçırmazdı diyerek kocasının hayatından endişe duyduğunu ifade ediyor.

İngiliz kaşifin dünyanın en zor ve düşmanca koşullarında bile hayatta kalmak konusunda oldukça becerikli olduğunu söyleyen eşi, "O, oldukça deneyimlidir ve asla vazgeçmeyecektir" diye de ekliyor.

Daha önce BBC için 6 belgesel yapmış olan allen, Namib Çölü'nden Brezilya yağmur ormanlarına kadar pek çok yerde çalışmalar yürütmüş deneyimli bir isim ancak Yaifo halkının kendilerine yaklaşan her yabancıya oldukça düşmanca yaklaşıp saldırıyor olması sebebiyle 2 çocuk babası adamın hayatından endişe ediliyor.



Çok konuşulan iddiaya yanıt: Hadise beni yanlış anladı

ATV ekranlarında yayınlanan Tatlı Sert programının sunucusu Müge Anlı, balona röveşata atarak fenomen olan kayıp genç Gülbey Türkücü'yü ailesine kavuşturdu.

ANKARA'DA BULUNDU

Ankara Kızılay'da balona röveşata atmaya çalışmasıyla sosyal medyada fenomen olan Gülbey Türkücü Ankara'da bulundu. Ailesine teslim edilirken görüntüleri de yayınlanan Gürbey Türkücü 3 aylık sürecin ardından ailesine kavuştu.

"3 AYDIR GÖREMİYORDUM BEN CİĞERİMİ"

Telefona bağlanan Songül Hanım, Gülbey Türkücü'yü bulduğunu söyledi, Müge Anlı ekibi aile ve Gürbey Türkücü'yü buluşturdu. Anne duygularını şu sözlerle ifade etti; 'Ah bir görsem, 3 aydır göremiyorum ben ciğerimi. Allah razı olsun, gözüm gibi bakacağım ona inşallah' dedi.

NELER YAŞANMIŞTI?

Ailesinin 25 Ağustos'da kayıp başvurusunda bulunduğu gencin, 11 Ekim'de Ankara'da bulunduğu ancak polise "Kayıp değilim, burada çalışıyorum. Ailemle görüşmek istemiyorum" dediği kaydedildi.

Videonun sosyal medyada yayımlanmasının ardından büyük merak uyandıran gencin kimliğinin, ailesinin görüntüyü paylaşan kuyumcu Güray Başak'a ulaşmasıyla ortaya çıktığı bildirildi.

Balona Röveşataya Kalkan Gencin Ailesi Müge Anlı'ya ÇıktıBalona Röveşataya Kalkan Gencin Ailesi Müge Anlı'ya Çıktı

Egemen Bağış çifte vatandaş oldu, haberi Twitter'dan duyurdu

Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde PKK terör örgütüne yönelik yürütülen operasyonda bir uzman çavuş şehit oldu.

SICAK ÇATIŞMA

İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından Eleşkirt ilçe kırsalında bölücü terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla başlatılan operasyonda teröristler ile bugün sabah saatlerinde sıcak temas sağlandı. Eleşkirt ile Erzurum'un Karayazı ilçeleri arasındaki Eyüpkomu köyü yakınlarında teröristlerle çıkan çatışmada bir uzman çavuş ağır yaralandı.

1 ASKER ŞEHİT

Yaralı asker helikopterle Erzurum'a sevk edildi. Askeri helikopterde durumu ağırlaşınca uzman çavuş, Ağrı Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Jandarma Uzman Çavuş burada yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamayarak şehit oldu. Bölgedeki operasyon devam ediyor.


Yıldız futbolcu, boş sözleşmeye imza attı

Partisinin Meclis Grup Başkanvekilliği görevinden geçen yıl istifa eden MHP Milletvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Rusya-Kuveyt-Katar seyahatinde eşlik eden heyette yer alıyor. Bu durum, Bahçeli ile Vural arasındaki buzların tamamen eridiği yorumuna neden oldu.

MHP'Lİ SANCAKLI DA ERDOĞAN'A EŞLİK ETMİŞTİ

Cumhurbaşkanı'nın seyahatine davet edeceği milletvekili, Cumhurbaşkanlığı tarafından milletvekilinin partisinin genel merkezine bildiriliyor. Genel merkez onaylarsa milletvekili Cumhurbaşkanının uçağının yolcusu oluyor. MHP Milletvekili Saffet Sancaklı hem Hindistan seyahatinde hem de Ukrayna-Sırbistan ziyaretinde Erdoğan'a eşlik eden heyette yer almıştı.

MUHALİFLERLE BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİ DÜŞÜNÜLMÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya-Kuveyt-Katar seyahatinde, uçakta MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın da bulunması dikkat çekti.

Vural, MHP'li muhaliflerin geçtiğimiz yılın ilk aylarında başlattığı ve Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin sert eleştirilerle sürdürdüğü olağanüstü kurultay tartışmaları sırasında partisinin Grup Başkanvekilliği görevinden istifa etmişti. 2007 yılından beri yürüttüğü Grup Başkanvekilliği görevinden Haziran 2016'da istifa eden Oktay Vural yazılı açıklamasında, "MHP'de bir yenilenmeye, atılıma ve silkinişe ihtiyaç olduğu ve bunun karşılanması gerektiği açıktır" dediği için muhaliflerle birlikte hareket edeceği düşünülmüştü ama öyle olmadı.

BAHÇELİ'YLE BUZLAR ERİDİ

Uzun süre sessiz ve yalnız kalmayı tercih eden Vural, MHP'nin 16 Nisan 2017'de yapılan Partili Cumhurbaşkanlığı Referandumu öncesi 'Evet' kampanyasını şekillendirmek için gerçekleştirdiği toplantısına katılarak 'Evet' diyeceğinin işaretini vermişti. Vural'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son yurtdışı seyahatine katılması ise Bahçeli arasındaki buzların tamamen eridiği yorumuna neden oldu. (Kaynak: Gazete Duvar)


Diğer başlıklara hemen gözat ...